8 Ekim Dünya Disleksi Farkındalık Günü dolayısıyla hastalıkla ilgili önemli bilgiler paylaşan Dil ve Konuşma Terapisti Hilal Kolçak, disleksi tedavisinde ailenin rolünün oldukça önemli olduğunun altını çizdi.
Haber Giriş Tarihi: 07.10.2024 10:21
Haber Güncellenme Tarihi: 07.10.2024 10:21
Kaynak:
İGF Haber
İSTANBUL (İGFA) - Dil ve Konuşma Terapisti Hilal Kolçak, Disleksili bireylerin sözcükleri doğru ve akıcı bir şekilde tanımada ve okumada güçlük yaşadıklarını belirterek, "Disleksiye sahip bir çocuk ilkokula başlayana kadar tanı alamamaktadır. Bu yetersizlik genellikle akademik becerilerdeki güçlüklerle ortaya çıktığı için öğrenciler okula başlayınca tanı alabilmektedir." dedi.
Disleksinin resmi tanısı okuma eğitiminin başlaması ve çocukların yaşlarına uygun eğitim almalarına rağmen zekâ performansları ile okuma performansları arasında tutarsızlık olması ya da en az 6 ay boyunca bozukluğun belirtilerine yönelik destek alınmasına rağmen bozukluğun ısrarla devam etmesi sonucunda konulabildiğine dikkati çeken Hilal Kolçak, disleksinin ilaçla tedavisinin bulunmadığını belirtti. Dil ve Konuşma Terapisti Hilal Kolçak, “Genellikle terapi ve bireysel eğitim programı uygulanır. Disleksili bireyler, dil ve konuşma terapisi, özel eğitim, ergoterapi ve psikoterapi hizmetlerine ihtiyaç duyabilirler. Disleksi müdahalesinde ekip çalışması gereklidir” dedi.
Disleksi tedavisinde ailenin rolünün oldukça önemli olduğunun altını çizen Kolçak, "Çocuklarının eğitim ve terapi süreçlerini yakından takip etmeli, uzmanlar tarafından verilen ev ödevlerini yaparken çocuklarına yardımcı olmalı, çocuklarıyla yaşadıkları güçlük hakkında konuşmalı ve çocukların benlik saygısı geliştirmelerine yardımcı olmalıdırlar. Ayrıca terapi ve eğitim hizmetlerine çocuğun düzenli katılımını sağlamalı ve çocuğu ev ödevlerini yapmaları konusunda teşvik etmelidirler.” diye konuştu.
Disleksi müdahalesinde ekip çalışmasına dikkati çeken Kolçak, "Yalnızca dil ve konuşma terapisi veya yalnızca özel eğitim yeterli olmamaktadır. Disleksili bireylerde konuşma bozukluğu da görülebilirken, günümüzde çok fazla bilinmeyen gelişimsel dil bozukluğu da disleksili bireylerin yarıdan fazlasında görülebilmektedir. Bu sebeple dil ve konuşma terapisi müdahalenin ayrılmaz bir parçasıdır. Eğitim ve terapi hizmetlerine düzenli katılım ve verilen ev uygulamalarını yapmak oldukça önem arz etmektedir” dedi.
Hilal Kolçak, ailelerin disleksili çocuklarına destek olmak için yapmaları gerekenleri ise ise şöyle sıraladı:
"Çocuklarıyla yaşadıkları öğrenme güçlüğü hakkında konuşmalıdırlar, çocuklarında benlik saygılarını geliştirmelidirler, ev ödevlerine yardımcı olmalıdırlar, okulla etkili iletişim kurmalı ve iş birliği yapmalıdır, özellikle çocuğu başardığı görevler için değil tamamladığı ve çaba harcadığı görevler için övmelidirler, çocuğu akranlarıyla veya disleksili başka arkadaşlarıyla kıyaslamamalıdırlar, çocuğun yeteneklerini, ilgilerini, olumlu özelliklerini keşfetmelerine yardımcı olmalıdırlar, çocuğun güçlük yaşadığı alanı (okuma/yazma) bir ceza olarak kullanmamalıdırlar.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Disleksi tedavisinde ailenin rolü önemli
8 Ekim Dünya Disleksi Farkındalık Günü dolayısıyla hastalıkla ilgili önemli bilgiler paylaşan Dil ve Konuşma Terapisti Hilal Kolçak, disleksi tedavisinde ailenin rolünün oldukça önemli olduğunun altını çizdi.
İSTANBUL (İGFA) - Dil ve Konuşma Terapisti Hilal Kolçak, Disleksili bireylerin sözcükleri doğru ve akıcı bir şekilde tanımada ve okumada güçlük yaşadıklarını belirterek, "Disleksiye sahip bir çocuk ilkokula başlayana kadar tanı alamamaktadır. Bu yetersizlik genellikle akademik becerilerdeki güçlüklerle ortaya çıktığı için öğrenciler okula başlayınca tanı alabilmektedir." dedi.
Disleksinin resmi tanısı okuma eğitiminin başlaması ve çocukların yaşlarına uygun eğitim almalarına rağmen zekâ performansları ile okuma performansları arasında tutarsızlık olması ya da en az 6 ay boyunca bozukluğun belirtilerine yönelik destek alınmasına rağmen bozukluğun ısrarla devam etmesi sonucunda konulabildiğine dikkati çeken Hilal Kolçak, disleksinin ilaçla tedavisinin bulunmadığını belirtti. Dil ve Konuşma Terapisti Hilal Kolçak, “Genellikle terapi ve bireysel eğitim programı uygulanır. Disleksili bireyler, dil ve konuşma terapisi, özel eğitim, ergoterapi ve psikoterapi hizmetlerine ihtiyaç duyabilirler. Disleksi müdahalesinde ekip çalışması gereklidir” dedi.
Disleksi tedavisinde ailenin rolünün oldukça önemli olduğunun altını çizen Kolçak, "Çocuklarının eğitim ve terapi süreçlerini yakından takip etmeli, uzmanlar tarafından verilen ev ödevlerini yaparken çocuklarına yardımcı olmalı, çocuklarıyla yaşadıkları güçlük hakkında konuşmalı ve çocukların benlik saygısı geliştirmelerine yardımcı olmalıdırlar. Ayrıca terapi ve eğitim hizmetlerine çocuğun düzenli katılımını sağlamalı ve çocuğu ev ödevlerini yapmaları konusunda teşvik etmelidirler.” diye konuştu.
Disleksi müdahalesinde ekip çalışmasına dikkati çeken Kolçak, "Yalnızca dil ve konuşma terapisi veya yalnızca özel eğitim yeterli olmamaktadır. Disleksili bireylerde konuşma bozukluğu da görülebilirken, günümüzde çok fazla bilinmeyen gelişimsel dil bozukluğu da disleksili bireylerin yarıdan fazlasında görülebilmektedir. Bu sebeple dil ve konuşma terapisi müdahalenin ayrılmaz bir parçasıdır. Eğitim ve terapi hizmetlerine düzenli katılım ve verilen ev uygulamalarını yapmak oldukça önem arz etmektedir” dedi.
Hilal Kolçak, ailelerin disleksili çocuklarına destek olmak için yapmaları gerekenleri ise ise şöyle sıraladı:
"Çocuklarıyla yaşadıkları öğrenme güçlüğü hakkında konuşmalıdırlar, çocuklarında benlik saygılarını geliştirmelidirler, ev ödevlerine yardımcı olmalıdırlar, okulla etkili iletişim kurmalı ve iş birliği yapmalıdır, özellikle çocuğu başardığı görevler için değil tamamladığı ve çaba harcadığı görevler için övmelidirler, çocuğu akranlarıyla veya disleksili başka arkadaşlarıyla kıyaslamamalıdırlar, çocuğun yeteneklerini, ilgilerini, olumlu özelliklerini keşfetmelerine yardımcı olmalıdırlar, çocuğun güçlük yaşadığı alanı (okuma/yazma) bir ceza olarak kullanmamalıdırlar.”
Kaynak: İGF Haber
En Çok Okunan Haberler