SON DAKİKA
Hava Durumu

Afetlere karşı umudumuz yeni kurulacak Afet Bakanlığı

Yazının Giriş Tarihi: 29.05.2023 09:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.05.2023 09:28

6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonucunda ülkemiz büyük bir acı yaşadı ve yaklaşık 51 bin insanımızı kaybettik. Bu depremden sonra Türkiye’nin birinci gündem maddesi deprem oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine toplantısının hemen ardından Millete sesleniş konuşmasında ‘Gördüğümüz duyduğumuz her şeyi not ettik, Yaşadıklarımızdan ve acılarımızdan ibret alacağız. Toplumumuzu da afetlere karşı dirençli hale getirmek istiyoruz.’ Demişti

Ülkemizin yüzde 92’sinin deprem kuşağında olduğu, nüfusumuzun yüzde 95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98’i ve barajlarımızın yüzde 93’ünün deprem bölgelerinde bulunduğunu biliyoruz.

Son 58 yıl içerisinde depremlerden, 109 bin 202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122 bin 096 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 709 bin 465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Sonuç olarak denilebilir ki, depremlerden her yıl ortalama 1.883 vatandaşımız hayatını kaybetmek te ve 12 bin 232 binamız yıkılmaktadır.

Depremin hemen ardından kurulan TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Raporunda; Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle birlikte İçişleri Bakanlığına bağlandığını, "Risk yönetiminde kurumun daha güçlü bir yapıya sahip olması gerektiğini tespit etmiştir.

Risk azaltma odaklı bir afet yönetim sisteminin kurumsal yapılanması yeniden düzenlenmeli; Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı adıyla bir bakanlık kurulmalı." ifadelerine yer verildi. 

Raporda ayrıca, kurulacak Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde bir koordinasyon birimi kurulması ve bu birim vasıtasıyla ülke üst yapı ve altyapısının afetlere hazırlık seviyelerinin sürekli kontrol edilmesi de teklif edildi. Rapor başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere tüm ilgili kurumlara gönderildi

Raporda, 1985 yılında yürürlüğe giren ve "Amaç başlığı altında dahi afet güvenliğini göz ardı ettiği" belirtilen İmar Kanunu'nun bugünün şehircilik, planlama, yapı üretim ve denetim hizmet ihtiyaçlarına cevap veremez halde olduğu ifade edildi. Yasanın ulusal afet mevzuatıyla da kopuk olduğu vurgulanan raporda, "Yeni bir imar kanunu çıkarılmalı." denildi.

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan Sinan OĞAN ile İstanbul’da yaptığı görüşmeye atıfta bulunarak bir TV programında Sinan Bey’le buradaki ofisimizde bir görüşme yapmıştık… Bütün mesele Afet Bakanlığı'nın kurulması gibi bir tespiti var. Biz de bir AFAD var ama bu bir bakanlık değil. Bunu bir bakanlık boyutuna çıkarmak gibi bir durum söz konusu. Bunlar üzerinde düşünülebilecek konular. Bunlar birer ilke olarak hep üzerinde durulabilir. Bu bir AFAD olarak değil de bir bakanlık olarak gündeme gelebilir." Dedi.

Türkiye bir deprem ülkesi, ülkede yaşayan her Türk vatandaşı artık deprem afetini konuşur oldu. Peki Afet Bakanlığı kurulursa ne iş yapacak?

Depremler bu ülkede olacak, ancak bu depremlerle baş edebilmenin bir tek yolu var, yerleşim alanlarını depreme dirençli hale getirmek. Deprem afetine karşı dirençli kentler inşa etmektir.

Yerleşime açılması düşünülen boş alanlardaki tüm afet tehlikelerini, yapılaşmış alanlarda ise tüm afet risklerini büyük ölçekli hâlihazır haritalar üzerinde belirleyen çalışmalara mikro bölgeleme çalışması denir, işte Afet Bakanlığı Türkiye’deki bütün şehirlerde bu mikro bölgeleme çalışmalarını yapacaktır.

Belediyelerimiz, şehirlerimiz de bir bölgeyi imara açacaksa, mikro bölgeleme çalışması yapmak zorundalar. Eğer orada sıvılaşma riski varsa ve orayı imara açarsa, depremde orada yapılan konutlar ile işyerleri bizim başımıza bela olur ve biz bunun hesabını yerel yönetimler olarak veremeyiz diyerekten o bölgeleri imara açmaktan vazgeçeceklerdir.

Afet Bakanlığı yaşadığımız şehirlerimizi dirençli hale getirmek ve halkı deprem konusunda bilinçli hale getirmek için çalışmalar yapacaktır. Bu çalışmalar neticesinde artık o şehirde yaşayan halk depremle yaşama kültürünü öğrenecektir.

Halkımızın şu gerçeği bilmesi lazım, Kurulacak Afet Bakanlığı deprem konusunda halkımızı eğitmek zorundadır. Eğitim konusu afetlere karşı zarar azaltma anlamında yapılacak en büyük çalışmadır. Çünkü siz Afet olmadan önce gerekli tedbirleri alıyorsunuz.

Okullarda afet dersi MEB Talim ve Terbiye kurulunca müfredata alınmalıdır. Kamunun afetler konusunda aydınlatılmasını sağlamak amacıyla kısa ve öz kamu spotları hazırlanarak TV’lerde   halkın bilgisine sunulmasını da bu bakanlık yapacaktır.

Şehirlerimizin deprem afetine karşı altyapılarını, deprem olmadan önce depreme hazır hale getirmek Yerel yönetimlerin görevidir. Bu konuların denetimini de Afet Bakanlığı yapacaktır. Yaşadığımız şehirlerimizin yapı stoku bize afetler konusunda önemli ipuçları da vermektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "Tüm Türkiye'de 6,8 milyon riskli konut söz konusu. Bunların 1,5 milyonunun acilen dönüşmesi gerekiyor yani yaklaşık yüzde 25-30'u. İstanbul ölçeğinde ise 1,3 milyondan 230 bin acilen dönüşmesi gereken konut var’ diyor.

Dolayısıyla yaşadığımız şehirlerimiz de yapı stoklarının incelenmesi, depreme karşı binaların güçlendirilmesi ya da yıkılması gerekiyorsa yıkımının bir an önce yapılması ve kentsel dönüşümün vakit kaybedilmeden yapılması gerekmektedir, çünkü Türkiye’nin altı kıpır kıpır hareketli. 

Olayın bir başka boyutu da ekonomik yıkım bugün 11 İlimizi etkileyen 6 Şubat depreminin Türkiye’ye maliyeti 104 milyar dolar Buradan hareketle İstanbul, Kocaeli, Bursa Sakarya gibi her alanda üretim ve istihdamın yoğun olduğu kentlerde oluşabilecek zarar, ülke ekonomisinin tamamen çökmesi demektir. Dolayısıyla buradaki en önemli konu OSB’lerin depreme ve ikincil afetlere karşı gözden geçirilmesi faydalı olacaktır.

Afet Bakanlığı kurulduğu takdirde, şehirlerimizdeki oluşabilecek bu yıkımları, alınacak önlemlerle durdururuz. Afetlere karşı yıkımların engellenmesi demek, ülke ekonomisine mali anlamda çok büyük katkı sağlayacaktır.

Bugün binalarımızı sağlamlaştırmak için harcayacağımız bir birim, deprem sonrası harcanacak 7 birime eşittir ve buna can kayıpları da dahil değildir. İşte Afet Bakanlığı kurulduğunda alınacak önlemlerle milyarlarca TL para devletin kasasında kalacaktır. Can kayıplarımız da azalacaktır.

En önemli konulardan bir tanesi de Afet Bakanlığına, atanacak merkezi ve yerel deki yöneticilerin kurum içinden bilgi, görgü, tecrübe ve temsil kabiliyetine haiz, liyakat ve ehliyet sahibi yöneticiler olması halinde Afet Bakanlığının tıkır tıkır saat gibi işleyeceğinden kimsenin kuşkusu olmayacaktır.

Günümüzde yöneticiler, bakımsız bir bahçede yetişen yabani otlar gibi yetişiyorsa orada var olan sistem değil, çürümedir. Bugün kamu da farklı alanlarda yaşanan çürümenin ve kokuşmanın asıl nedeni liyakat ve ehliyet sisteminin tam olarak hayata geçirilmemesidir. Dolayısıyla bunun yerine bahçedeki yabani otların her tarafı kaplamasıdır. Yabani otlardan kurtulmanın tek yolu; bahçeye bir çeki düzen vermek ve liyakat tohumunu ekmek, bahçenin hassasiyetle bakımını yapmak ve ardından da liyakat meyvesini yemek olmalıdır.

Aksi takdirde liyakat ve ehliyet sahibi kurum içinden atanmayacaksa değişen hiçbir şey olmayacaktır. Çünkü Afet İhtisas isteyen bir kurumdur afeti bilmeyen, afet bölgesin de hiç çalışmayan ve hayatında hiç yöneticilik yapmayan, kurum dışından paraşütle üst makamlara atanan liyakatsiz yöneticilerin ilk yaptığı iş, (konudan anlamadıkları için) kurum içinden kendilerine yakın danışman aramak olmaktadır. Atanan bu üst yönetici temsil, tören ve kabul işleriyle ilgilenirken, kurumun işlerini danışmanlar yürütmeye çalışmaktadır.

Eğer bunlar göz ardı edilirse, yönetici atamaları, içinde bulunduğumuz haldeki gibi, atananların heva ve heveslerini yasal yollarla gerçekleştirmesine yol açar, bu da sistemin kokuşmasına neden olur.

Dolayısıyla kurulacak bu bakanlıkta yukarı da saydığımız kriterler, yönetici atamalarında dikkate alındığı takdirde deprem başta olmak üzere diğer doğal, teknolojik ve insan kökenli afetlere karşı, tek elden yönetim sağlanacak artık yapılacak kısa, orta ve uzun vadeli afet planları ile şehirlerimizi afetlerin etkilerine karşı daha dirençli bir hale getirip daha yaşanabilir kentler inşa edeceğiz ve bir daha böyle büyük acılar yaşamayacağız dilek ve temennisiyle, afetsiz günler diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.