Geçen hafta yeşil Bursa’mız çok büyük bir acı yaşadı, yanan ormanlık alanlarımız hepimizi derinden üzdü. Bursa sadece sıcak hava dalgasıyla değil, alevlerin yükseldiği ormanlık alanlarıyla da yüreğimizi yaktı. Daha acısı yangını söndürmek için su tankeriyle yangın bölgesine gelen 3 kişi tankerin devrilmesi sonucu canlarını yeşil ormana feda ettiler. Vefat edenlere Allahtan Rahmet yakınlarına sabırlar diliyorum. Gürsu, Kestel, Orhaneli ve Harmancık ilçeleri arasındaki o güzelim yeşil dokunun 3000 hektardan fazlası yanarak kül oldu. Evet, yanlış duymadınız dile kolay 3000 hektardan fazla orman alanı küle döndü. Bu yaklaşık 2 bin 200 futbol sahası büyüklüğünde bir alan demek. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Burak Arıcak, tam anlamıyla bir orman ekosisteminin yeniden oluşmasının 100 yılı bulabileceğini söyledi.
Köylünün Fedakârlığı
Yanan ormanlık alanlar sadece bir rakamdan ibaret değil, etkilediği alan bölgede yaşayan köylülerin ekonomik hayatlarını alt üst etti, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yangına bölgede yaşayan yüzlerce köylü, traktörleriyle su taşıdı geceler boyunca uykusuz kaldılar. Kimi su hortumuyla ateşe direndi, kimi traktörüyle yangının önünü kesmeye çalıştı.
Yangın söndürme ekipleri bölgeye ulaşmadan önce ilk müdahale yine köylülerden geldi. Sırtlarında su bidonları, ellerinde kazma kürekle yangınla savaşan bu insanlar, aslında ormanı ne kadar sahiplendiklerini bir kez daha gösterdiler. “Bir ağacı yitirmek, bir evladını yitirmek gibi” diyen yaşlı bir çobanın sözleri ne bilimsel veriyle ne resmî açıklamayla ölçülebilir.
Bursa Halkı Yangına Sessiz Kalmadı, Onlar Sessiz Kahramanlar
Yangın haberleri sosyal medyada yayıldıktan sonra medyada “Bursa için bir su da sen taşı” sloganları altında toplanan gençler, yardım malzemeleriyle bölgeye akın etti. Su, buz, ekmek, ilaç, maske… Ne varsa getirdiler. Kimisi arabasını lojistik araca çevirdi, kimisi sosyal medya üzerinden konum paylaşarak gönüllü ekipleri organize etti.
Bursa'nın Üzerini Kül ve Duman Kapladı
Yangının etkilediği alan, sadece kırsal kesim değildi. Kent merkezinde bile gökyüzü griye döndü, duman kokusu ciğerlere kadar geldi. İnsanlar balkonlardan, camilerden, sosyal medyadan “Bu kadar kolay mı yanmak?” diye sordu. Gözler göğe çevrildi ama sadece duman görüldü. Oysa asıl yangın, insanların içinde yandı. Doğaya dair kaygılar, devletin yangını söndürmek için verdiği mücadele, iklim değişikliğinin artık kapıya dayandığına dair farkındalık… Hepsi aynı anda büyüdü.
Son Söz Yerine
Bursa’daki yangın bir kez daha bize gösterdi ki, ormanlarımız sadece ağaç demek değilmiş, ormanlarımız bizim için bir yaşam alanı, bir kültür, bir gelecek demektir. Ve bu yangınlar, sadece orman yangın işçileri ve itfaiyenin mücadelesiyle değil, toplumun ortak bilinciyle söndürülebilir. Köylüsüyle, şehirliyle, genciyle, yaşlısıyla... Bursa bir kez daha gösterdi ki, böyle zor zamanlarda insanlar el ele verip, akıl birliğiyle hareket ederse her türlü zorluğun üstesinden gelecektir. Ama artık sadece söndürmek yetmez, korumak, önlemek ve doğayla uyumlu yaşamayı öğrenmek zorundayız.
Ormanlarımız yanınca sadece doğamız değil, vicdanlarımız da küle döner. Hayırlı bir hafta diliyorum.