Vali Recep Yazıcıoğlu Türk bürokrasisi tarihinde uygulamalarıyla görev yaptığı illerde halkın gönlünde taht kurmuş, vefatından sonrada, kendisinden söz ettiren ender mülki idare amirlerinden biri olarak tarihte yerini aldı.
Yıl 1986 O dönem muhabirlik yapıyorum. Tokat Belediye Başkan adaylarından Nizamettin Aydın ile röportaj için Ankara’dan Tokat’a geldim. Sabahın erken saatlerinde, merkezdeki bir kahvehaneye çay içmek için girdiğimde içerinin bomboş olduğunu görünce şaşırdım. Kahvehane sahibine, “İşler nasıl?” diye sordum. Aldığım cevap ise adeta tokat gibi çarptı beni;
“Hemşerim, Tokat’a bir deli vali geldi; kahvelerde okeyi, kâğıdı yasakladı!”
Merakım daha da arttı. Sonrasında görüştüğüm diğer esnaflar, Vali Recep Yazıcıoğlu’nun neden böyle bir karar aldığını bir bir anlattılar:
• Kahvehanelerde saatlerce oyun oynanmasını emek ve zaman israfı olarak gördüğünü,
• Halkın üretimden, eğitimden ve meslek edinmeden uzaklaştığını düşündüğü için bu gidişatı durdurmak istediğini,
• Özellikle gençlerin kahve köşelerinde vakit öldürmesinin şehrin gelişimine engel olduğunu her fırsatta dile getirdiğini,
• Kahvehanelerin bir oyalanma merkezi değil; sohbetin, düşüncenin ve dayanışmanın mekânı olması gerektiğini toplantılarda bizzat Vali beyin esnafa söylediğini bana anlattılar.
• O gün anladım ki, Tokat’ta sadece bir vali değil, alışkanlıklara meydan okuyan, Tokat halkını harekete geçirmek isteyen bir irade görev başındaydı.
Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu, Tokat, Aydın, Erzincan ve Denizli’de görev yaptığı dönemlerde defalarca üst makamlara rağmen inisiyatif alan, “yazı gelsin” diyen memurları sertçe eleştiren bir valiydi.
1992 Erzincan depreminde birçok kurum amiri klasik alışkanlıkla Ankara’dan talimat beklerken, Vali Yazıcıoğlu Ankara’dan talimat beklemeden sahaya ilk inen mülki idare amiriydi.
“Ben talimat beklemem; önce insan gelir” diyen
Vali Yazıcıoğlu halkla yakınlığı, fikirleri ve görüşleri nedeniyle kamuoyunda Süper Vali olarak anılmıştır.
Afetzedelere ulaştırılması gereken yardımlar için söylediği söz, onun yönetim tarzını özetler:
“Ben insanların hayatını kurtarmak için izin istemem. Sorumluluk bendedir.”
Köy yolları, okul ve su projeleri – Memurun hantallığıyla mücadele
Vali Yazıcıoğlu, birçok projede memurların klasik itirazıyla karşılaşırdı:
“Efendim, yazı gelmeden işlem yapamayız.”
Onun cevabı ise netti:
“Yazı bekleyerek, bu millet bir adım ileri gidemez.”
Bürokrasinin ağır işleyen çarkına meydan okuması, halk tarafından sevilmesini sağladı; fakat bu tavır, kimi zaman merkezin hoşuna gitmedi.
Sorgulayan bir yönetim anlayışı
Recep Yazıcıoğlu, Türkiye’de “vazife”yi mekanik bir emir değil, insana hizmet olarak gören nadir yöneticilerden biriydi.
Bu nedenle de tarihte “devlet adamı” olarak anıldı; çünkü emri sorgulamadan uygulayan memur değil, gerektiğinde “Bu yanlış” diyebilen bir yönetici modelini temsil ediyordu.
Son söz olarak; Recep Yazıcıoğlu, yalnızca valilik yapmadı; halkla yürüdü, doğruları söyledi ve boş sözlerin değil, alın terinin yanında durdu.
Görev yaptığı şehirlerde halkın sesi oldu, makamların gelip geçici, cesaret ve dürüstlüğün ise kalıcı olduğunu gösterdi. Koltuğu değil, halkın güvenini ve geleceğini önemseyen bir öncüydü; bıraktığı iz, bugün de yol gösterici olmaya devam ediyor. Ruhu Şad Mekanı Cennet Olsun.
Hayırlı bir hafta diliyorum.