SON DAKİKA
Hava Durumu

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!

Yazının Giriş Tarihi: 08.08.2023 15:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.08.2023 15:43

Hepimiz bu sözü mutlaka ya söylemişizdir ya okumuş veya duymuşuzdur. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” sözü bizim, haleti ruhi yetimizi çok iyi anlatır. Durumumuz nasılsa ona göre hal alırız, eğer durumumuz iyiyse keyifle çayımızı veya kahvemizi yudumlar, gazetelerimizi okur, televizyon izler yan gelir yatarız.

Ama bilmeyiz ki şimdi aşağıda anlatacağım La fon ten masalları bir gün bizimde başımıza, gelebilir.

Teşbihte hata olmaz derler, sevgili okurlarım;

Son üç yıldır ülkemiz başta, deprem olmak üzere, orman yangınları, endüstriyel yangınlar, sel ve taşkınlarla, ilgili basın yayın organlarında haber okuyor, görüntülü medya da afetlerin etkilerini izliyoruz. Sürekli temcit pilavı gibi aynı şeyleri söylüyoruz, yazıyoruz çiziyoruz ve olması gerekenler hakkında; afetlerin etkilerine karşı, devlet olarak, millet olarak, mahalli idareler olarak, harekete geçip önlem almak. Ancak, burada bütün mesele vatandaşlara düşüyor, vatandaş isterse akan sular durur. Toplum olarak bizlerin yapması gereken, önlem alıp, takdiri cenabı hakka bırakmaktır.

Neyse biz dönelim La fon ten masalımıza; duvarda çatlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının bir paket açtıklarını gördü. "İçinde yiyecek mi var? derken Bir baktı ki fare kapanı!

Hemen bahçeye koşup, alarmı verdi. Evde kapan var! Evde kapan var! Tavuk gıdaklayıp kafayı kaldırdı ve “Bay fare, bu sizin için ciddi bir sorun olsa da şahsen, beni ilgilendiren bir tarafı yok.

Ne yazık ki”. Diyerek fareyi başından savdı. Fare bu kez öküze yönelir: "Evde kapan var!" "Evde kapan var!" diye bağırır nefes nefese. Öküz: 'Ooooo Bay Fare, Senin için üzüldüm, ama burnumu sokacağım bir şey değil der.

Farenin başını eğip, gitmekten başka çaresi kalmamıştır. Yalnızlık ve terk edilmişlik hisleri içinde, fare kapanı ile artık tek başına basa çıkmaya çalışacaktı! O aksam evde, alışılmamış bir ses duyuldu.

Sanki bir kapan, avının üzerine kapanmıştı. Sese koşan çiftçinin karısı karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğu kaptırdığını görmemiş... Yılan da onu ısırmıştı. Çiftçi karısını hastaneye koşturdu,

Karısı eve ateşli döndü. Eee ateşli insana ne verilir? Sıcacık bir tavuk çorbası! Tavuk acilen pişirilmiş!

Ama çiftçinin karısı iyileşmemiş; ölmüş! Aman ne kalabalık gelmiş cenazeye ne kalabalık!

Bu sefer de konukları, doyurmak için kesilen öküz ölmüş... Fareye de olan biteni deliğinin ardından izlemek kalmış.

Bu hikâye bize çok şeyler anlatıyor aslında, onun için diyoruz ki dün, Kahraman Maraş, Hatay. Malatya, Adıyaman’da deprem, Giresun, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da, seller, Antalya, Muğla, İzmir ve Çanakkale’de, orman yangınları oldu oralarda binlerce insan yaşamını yitirdi, normal hayatları alt üst oldu, psikolojik travmalar yaşadılar.

Bu afetlerin Bursa’da yaşanmayacağını kimse garanti edemez ve dolayısıyla bu afetler bizi ilgilendirmiyor diyemeyiz şehrimiz de etkili, yetkili herkesin mutlaka düşünmesi gerekiyor! Ve harekete geçme zamanı geldi de geçiyor.

Şunu hiçbir zaman unutmayalım. Bu şehirde birimiz tehdit altındaysak, hepimiz risk altındayız, demektir 

Tekrar görüşmek dileğiyle afetsiz günler dilerim…Hoşça kalın

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.