Bugün 6 Şubat depreminin 2. Yıldönümü depremde yaşamını yitiren canlarımıza yüce Allah’tan Rahmet diliyorum. Türkiye Cumhuriyetin Devleti kurulduğu 1923 den bugüne gelinceye kadar 18 büyük deprem yaşadı. Milletimiz bu depremlerde büyük acılar yaşadı. Ancak bir türlü akıllanamadık. Meşhur tarihçi, İbn-i Haldun “Coğrafya kaderdir” der. Bu büyük düşünür elbette boşa söylemez bu sözü. Gerçekten de bugünde her açıdan düşünülmesi ve tartışılması gereken bir sözdür.
Afet ve coğrafya kavramlarının anlamı araştırıldığında bu iki kavramın iç içe geçtiği anlaşılır Çünkü her iki kavramın inceleme alanı yeryüzüdür. Meydana gelen doğa kaynaklı afetlerin oluşu, birbirleri ile olan bağlantıları sebep ve sonuçlarının analizidir
Bilim insanları Türkiye genelinde deprem üretme potansiyeline sahip yaklaşık 500 diri fay bulunduğunu, bu fayların yoğunlaştığı 24 il, hem yapı güvenliği hem de afet yönetimi açısından büyük risk altında olduğunu söylüyorlar. Bu nedenle, Türkiye'de yaşayanların depreme hazırlıklı olması, yapıların depreme dayanıklı bir şekilde inşa edilmesi ve halkın bilinçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Değerli okurlarım; 6 Şubat tarihi bize ülkemizi büyük acılara boğan depremin, 2. yıldönümünü hatırlattı. Bu ülkede yaşayan etkili yetkili herkesin, bu depremlerden hepimizin dersler çıkarması gerekir.
Örneğin Türkiye bir daha imar affını konuşmamalı; imar afları teklif dahi edilmemeli. Türkiye’de imar affının ilk çıktığı 1948’den günümüze kadar mevcut hükümetler tarafından toplam 22 imar affı çıkarılmıştır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ‘’Türkiye'de 36 milyon bağımsız birim, 31 milyon konut olduğuna dikkati çekerek, bunun yaklaşık 6 milyon bağımsız birimi risk altında, 2 milyonunun acil dönüşüme girmesi gerekiyor" diyor.
1999 Marmara depreminde rahmetli Ahmet Mete Işıkara hocanın kamuoyuyla paylaştığı bir motto vardı. ‘’Deprem öldürmez, bina öldürür ’’ Deprem Türkiye’nin bir gerçeği bu gerçekle artık yüzleşmeliyiz. Deprem Türkiye için gerçekten bir beka sorunudur, değerli okurlarım bir kez daha düşünün, büyük İstanbul depremi bütün Marmara’yı etkileyecektir. Sanayinin kalbi Bursa, Kocaeli, Sakarya etkilenecek bu Türkiye ekonomisinin çökmesi demektir.
Kur'an'da akıl kelimesi biri geçmiş, diğerleri geniş zaman kipinde olmak üzere, kırk dokuz yerde fiil şeklinde geçmektedir. Bu ayetlerde genellikle “akletme”nin yani aklı kullanarak doğru düşünmenin önemi üzerinde durulmuştur. Artık lütfen aklımızı kullanalım, Deprem, tamamen önlenemese bile alınacak tedbirler ile gerçekleşecek hasarı minimize edebilmemiz mümkündür. Olası bir deprem riskine karşı; yapıların güçlendirilmesi, yerleşim yerlerinin planlanması ve toplumsal farkındalığın artırılması gerekmektedir.
Şöyle bir soru sorsam? Depremi afet olmaktan çıkarmak mümkün müdür. Yani Depremler yeni değil, 4.5 milyar yıldır devam eden bir süreç, depremler bugün olduğu gibi yarın ve ondan sonrada olacaktır. İşte bunun yolu da depreme karşı önlem alacağız, deprem öncesi önlem alarak şehirlerimizi sağlam zemine, bilimin yol gösterdiği çerçevede binalarımızı güvenli bir şekilde inşa edip şehirlerimizi depreme karşı hazırlamalıyız. Ondan sonra depremi hayatımızda bir afet olmaktan çıkarabiliriz.
Afetsiz günler temennisiyle.