SON DAKİKA
Hava Durumu

Dünyanın tadı tuzu kaçtı

Yazının Giriş Tarihi: 20.10.2025 10:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.10.2025 10:46

Değerli okurlarım; Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? İnsanlık diye bir şey kalmamış her şey menfaate dönüşmüş her şey kokuşmuş değer yargıları bir bir yok olmuş, insanlık, insanlığından çıkmış. Biz ne ara bu hale geldik, modernitenin insan üzerindeki tahakkümü 2000'li yıllardan sonra hızla arttı ve toplumları bir sürü mantığıyla istedikleri yöne, bir o yana bir bu yana sürükleyerek terbiye etmeye çalıştılar. Adına milenyum çağı dedikleri bu 21.yy la birlikte artık her şey eskisi gibi olmayacaktı, zira planlama önceden yapılmıştı ve süreç işliyordu

Gençler Üzerinde Oynanan Oyunlar

Haz ve hız çağının olduğu bu yüzyılda insanları kategorilere bölerek bir ayrıştırmaya gittiler, özgür birey kavramını ortaya atarak, yaşa ama nasıl yaşarsan yaşa prensibiyle gençliğin üzerinde oyunlar oynamaya başladılar. İnternetin ve sosyal ağların yaygın olduğu dünyamızda neyin doğru neyin yanlış olduğunu fark edemeyen bu genç beyinleri zehirlemeye başladılar.

Gençleri akıllı telefonlar, bilgisayar, oyunlarıyla dört duvar arasına mahkûm ettiler, şimdilerde soran sorgulayan bir gençlik yok artık. Özgür birey olan bu gençlik bu oyunlarla (mavi balina) intihar vakalarını da yaşadı. Bugün gençlik büyük bir travma yaşıyor, gelecek kaygısı, anne babalarla kuşak çatışması, işsizlik vb. nedenlerden dolayı gençlik bunalımda. Bunu fırsat bilen bu şer odakları boş durmayıp esrar, eroin, kokain, madde bağımlılığı ve haplarla gençlerimizin hayatlarını karartmaya çalışıyorlar.

Uyuşturucu

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2025 yılı “Türkiye Uyuşturucu Raporu”na göre, 2024’te uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle 427 kişi hayatını kaybetti, ölümlerde yüzde 42.3’lük artış yaşandı. 309 bin uyuşturucu olayına müdahale edildi, 375 bin şüpheli yakalandı. En fazla ölüm 30 yaş altındakilerde görüldü.

Tüketim Toplumu

İşin bir başka boyutu kapitalist sistem yeni bir tüketim toplumu için harekete geçti. Efendim neymiş, "İnsanın sonsuz ihtiyaçları varmış, doğada ise bu sonsuz ihtiyaçları karşılayacak sınırlı olanakları varmış, ekonomi bilimi bu sonsuz ihtiyaçlarla sınırlı imkânları gidermeyi bilimiymiş. "Bakar mısınız algıya İnsanın sonsuz ihtiyaçları var" deniyor! Yok, öyle bir şey tamamen algı. İnsanın, yediği, içtiği, giydiği şey belli değil mi? Bir insanın dört mevsime göre ayrı ayrı giysisi olsun eyvallah.

Başka bir algı ‘’Sizler için güzel alışveriş merkezleri yapıyoruz" diyorlar. Geçin onları bu dev mabetler, lüks AVM'ler bizi düşündükleri için mi yapılmış yoksa bizi tuzağa düşürmek için mi?

Asıl amaç hem satmayı kolaylaştırmak hem de çılgın bir tüketim toplumu yaratmak için değil mi? Örneğin Her yıl Kasım ayında çılgın indirim var deyip üzerine bindirim yapıyorlar.

Neden bir insanın sonsuz ihtiyaçları olsun ki. Bu kapitalizmin "kar uğruna" beynimize yerleştirdiği koca bir yalandan başka bir şey değil. Sermaye için insan amaç değil araçtır. Bir iş yaptığında kimin ne zarar göreceğini değil, kendisinin nasıl kar edeceğini hesaplar.

Tek umursadıkları satmak, kazanmak ve biriktirmek. Marx'ın dediği gibi "biriktirin biriktirin, dininiz de imanınız da biriktirmek" bakalım yemeye vakit bulacak mısınız.

Kapitalistlere göre, onları zengin etmek için her birinden dört yerine on dört kıyafetiniz olacak.

Özel Günler Bir Aldatmaca

Hatta bunları teşvik etmek için de günler ve haftalar icat etmişler.

Sözgelimi, "sevgililer günü", "anneler günü", "babalar, günü" ‘kadınlar günü’’dünya sarılma günü’ ‘dünya uyku günü’ (rahat uyku uyumak istiyorsanız şu marka şu özellikte olan yatakları alın gibi reklamlarla) gibi tam 69 tane gün icat etmişler hatta kediler günü bile var daha aklınıza gelecek bir sürü gün var. Kapitalist sistem mallarını satsınlar, zengin olsunlar diye bizi bu oyunlarına alet ediyorlar, kandırıyorlar. Biz de kanıyoruz.

Yoksa bir insan senede bir gün mü annesini, babasını düşünecek, eşini sevecek, böyle bir şeyi kimin aklı alır, kimin gönlü razı olur bir düşünün.

Tarımda ve Hayvancılıkta Oynanan Oyunlar

Küreselciler, ülkelerin tarım ve hayvancılık politikaları üzerinden de planlarını devreye alarak, geleneksel tarımı ve hayvancılığı kontrol altına almaya başladılar 90 yıllarda deli dana hastalığı, 2000 yıllarda kuş gribi, domuz gribini, yaydılar, bunların etkileri ekonomiyi ve sağlığımızı derinden etkiledi, serbest dolaşan tavuklar artık çiftliklerde, o gün bugün artık özgür değiller.

Hayvancılık sektörü de GDO'lu yemlerle birlikte sıkıntılı bir sürece girdi. Ayrıca GDO'lu bitkilerde hayatımızda yerini aldı. 2020 yılının başlarında Covid 19 tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alarak ekonomimizi ve toplumumuzu derinden etkiledi, yüz binlerce insanımız hayatını kaybetti. Hemen devreye alınan aşılar ve ilaçlar insanlarımıza zorla uygulandı, ancak bu aşı ve ilaçların yan etkileri akabinde görülmeye başlandı, sonunda ölümle sonuçlanan vakalar ortaya çıktı.

Savaşlar

Küreselciler yine boş durmadılar, bu sefer devreye Ukrayna-Rusya savaşını çıkardılar dünya tahıl kriziyle baş başa kaldı. Türkiye'nin uzun diplomasi yürütmesi neticesinde bu kriz neyse ki aşıldı.

Sonrasında yeni virüsler, yeni ekonomik krizler, yeni su ve enerji savaşları, yeni göçler say sayabilirsen ne olacak insanlığın hali bu gidişle dünyada güvenli bir yer kalmadı bu olaylardan dolayı, kavimler göçü yeniden başladı ve ülkelerin güvenliğini tehdit eder bir hal aldı.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin, paylaştığı verilere göre, dünya genelinde 2022'de zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar neticesinde 108,4 milyon insanın zorla yerinden edildiği bildirildi. Küresel çapta zorla yerinden edilenlerin, 35,3 milyonunun mülteci, 62,5 milyonunun ülke içinde yerinden edilmiş kişiler, 5,4 milyonunun sığınmacı ve 5,2 milyonunun ise uluslararası koruma ihtiyacı duyan kişilerden oluştuğu ifade edildi.

Neler oluyor yaşadığımız bu dünyada? Terör hadiseleri, belalar, musibetler, savaşlar, işgaller, ekonomik krizler, koltuk kavgalarına kurban edilen değerler, para, kadın, yolsuzluk arsızlık, adam kayırma, makam ve mevki hırsı; şehvet ve şöhret tutkunluğu, lüks ve şatafatlı yaşam, israf hepsi ama hepsi bu kirli yüzyılın beraberinde getirmiş olduğu, insan kaynaklı hastalıklardır! Tek sorumlusu da insandır! Yani; biz, bizler, onlar, bunlar, sen ben ne fark eder ki?

Neticede hepimizin bindiği gemi aynı değil mi? Ya akıllanır, beraber boğulmaktan kurtuluruz, ya da hep birlikte batarız.

Sonuç olarak; dünyanın yaşadığı sadece bir kaç sıkıntıyı dile getirmeye çalıştım ancak; şu da iyi bilinmelidir ki küreselciler yine boş durmayacak ülkeleri yeni savaşlar, göçler, virüsler, tarım, hayvancılık, sağlık ve ekonomiyle bir kıskaç altına almaya çalışacaklardır.

Bu mücadele böyle sürüp gidecek, iyilerle kötülerin mücadelesi, bakalım bundan sonra daha hangi krizler ile karşılaşacağız, ömrümüz varsa göreceğiz. Temennim iyiliğin dünyaya hakim olup, her türlü kötülüklerden arınmış, daha yaşanabilir bir dünya umuduyla, katma değeri yüksek bir hafta diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.