SON DAKİKA
Hava Durumu

Kuşlara (Simurg) yolculuk efsanesi ve insan (1)

Yazının Giriş Tarihi: 04.05.2023 13:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.05.2023 13:26

İnsanoğlu yaşamı boyunca, kendine dair sorular sorar. “Neden buradayım? Nereden geldim, nereye gideceğim? Bu dünyadaki asıl ana amacım, buraya geliş gayem ne?” bunlardan sadece birkaçıdır.

İnsan ’sadece gördüklerini’ algılayacak kadar kararmamış ve körelmemişse bu soruları çok defa kendine sorar. Hepimizin bir günbatımında, bir gece karanlığında, belki bir yağmur damlasında, bir kar tanesinde arayıp bulamadığımız o ‘anlam’a ulaşmaya çalışırız.

Hz Adem’den bu güne kadar insanoğlu aslında hep iyiyi ve güzeli arar. Yaşadığımız bu alemde hayatı hep anlamlı kılmak için çaba gösteririz. Batı medeniyetine baktığımızda özellikle Yunan Mitolojisi’ndeki tanrılar, insan suretinde ve insani duygularla anlatılmıştır.

Kızar, âşık olur, kıskanır, hırslanır ve üzülürler; tıpkı insanlar gibi. Ancak doğu medeniyetine baktığımızda ise, kültür kendini farklı bir biçimde gösterir. Yunanlılar için kutsal olan denizler, doğuda yerini hayvanlara ve doğaya bırakacaktır. Bu nedenledir ki Mısır ve Pers efsanelerinde hep hayvan figürleri, doğal yaşam unsurları kullanılmaktadır.

Bugün sizlere anlatmak istediğim bu ilham verici efsane ise, insanoğlunun hayatı ‘tek bir şeyden’ anlamlandırdığı dönemlere ait: bir kuştan. Pers ve Türk mitolojisinde bolca söz edilen kuşlar, efsanelerin başkahramanlarıdır.

Simurg, Pers mitolojisinde ortaya çıkan Türklerde Anka Kuşu veya Tuğrul Kuşu, Batılı metinlerde Phoenix olarak bilinen efsanevi bir kuştur ve bu efsane Feridüddin Attar’ın kaleminden ayrı bir değeri vardır. Feridüddin Attar Mantıku’t Tayr (Kuş Dili) adlı kitabında Simurg ve birçok hikaye anlatır. Tasavvuf konularının kuşların üzerinden anlatılması eserine ayrı bir naiflik ve güzellik katar.

Efsaneye göre kuşların hükümdarı olan ve Kaf Dağı’nda yaşayan Simurg, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürlermiş. Ama içlerinden onu gören olmamış. Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Onun var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip, yolunda gitmeyen şeyler için yardım istemeye karar vermişler.

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Önce ‘Aşk Denizi’nden geçmişler sonra ‘Ayrılık Vadisi’nden’ uçmuşlar. ‘Hırs Ovası’nı aşıp, ‘Kıskançlık Gölü’ne’ sapmışlar. Kuşların kimisi ‘Aşk Denizi’ne’ dalmış, kimisi ‘Ayrılık Vadisi’nde’ kopmuş sürüden. Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle.

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);

Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını; Balıkçıl kuşu bataklığını özlemiş…

Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi ‘Şaşkınlık’ ve sonuncusu Yedinci Vadi olan ‘Yokoluş Vadisi’nde’ bütün kuşlar umutlarını yitirmiş. Kaf Dağı’na vardıklarında geriye sadece otuz kuş kalmış.

Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki ‘Simurg – otuz kuş’ demekmiş. Onların her biri birer Simurg’muş. Otuz kuş anlar ki aradıkları kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

(Devamı yarın)

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.