SON DAKİKA
Hava Durumu

Kuşlara (Simurg) yolculuk efsanesi ve insan (2)

Yazının Giriş Tarihi: 05.05.2023 09:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.05.2023 09:37

İşte anlatılan simurgun bu efsanesinde ne anlamlar gizlediğini anlayabilirsek. hayat yolculuğunu biraz daha anlamış ve hayatımızı anlamlandırmış oluruz. Tıpkı Anka Kuşu misali gibi bazen biz insanlar da çok yüksekten uçarız. Yıkılmadım ayaktayım, sarsılmadım ve kimse beni sarsamaz deriz, çünkü doğru sarsılır ama yıkılmaz.

Aslolan şey insanın içindeki güçdür, fiziki kuvvetinden değil ne zaman yıkılıp, ne zaman toparlanacağını bilmesinden gelir. Tıpkı bu efsanedeki gibi, yıkılacağımızı anladığımızda kendi iç dünyamızda hesaplaşır ve yüzleşiriz.

Attila İlhan’ın ben sana mecburum şiirinde dediği gibi “İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur”. İnsan hayatı boyunca gördüğü geçirdiği,  yaşadığı onca tecrübeler sonucunda bir daha aynı hataya düşmemesi gerektiğini bilmesi gerekir.

Günümüzde insanlar bir anda her şeye sahip olmak istiyorlar. İstekleri için hiç bir sınır yoktur. Onlar için zevke sefaya, makama erişebilmek için her şey mübah. Adeta insanları anlatan efsanedeki kuşlar gibi, çalışmadan emek sarf etmeden, sabretmeden makam ve mevki sahibi olmak istemektedirler.

Bu nedenle her düzenin adamları vardır makam ve mevkiyi elde etmek için her şeyi göze alırlar, adeta gözlerine bir perde iner. Halbuki bilmiyorlarki bunların hepsi geçicidir.. Amaçları makam ve mevki olduğu için bakarlar ama gerçekleri görmezler. Makamı mevkiyi gücü elde etmek için yapamayacakları hiç bir şey yoktur. Artık gözleri kör olmuştur, kendilerinden başka hiç bir şeyi görmezler. Bu tip insanlara herşeyin bir sonunun varolduğunu hatırlatmak gerekir.

Efsanede ki simurg ne kadar yüksekten uçarsa uçsun, eninde sonunda yeryüzüne iner. Tıpkı bizler gibi. Ne kadar derin olursak olalım, gün gelir kıyıya vurma tehlikesi ile karşı karşıya kalırız. Zira olay, tam da bu efsanenin bize öğrettiği gibi; gerektiği zaman kabuğumuza çekilip, gerektiğinde yeniden küllerimizden doğmaktayız aslında.

Bu hikayedeki yedi vadi bize gündelik yaşantımızda karşılaştığımız birçok durumu anlatıyor. İnsanın istek ve arzularının olduğunu, sevginin ve aşkın varolduğunu, bunun yanında Ahzap suresi 72. Ayette buyurulduğu gibi ‘...Şüphesiz insan çok zalim, çok cahildir."insanın cahil olduğunu, aslında insanın yalnız olmaması gerektiğini toplum içinde yalnız yaşanmayacağını, çünkü yalnızlığın sadece (Yüce Allah’a) mahsus olduğunu bize anlatır.

Yine bu efsane bize kimsenin dedikodusunu yapmaması gerektiğini ve en sonunda da, insanın  bencil olmaması gerektiğini çok güzel bir şekilde ifade etmektedir.

İnsanın elde edeceği malın ve mülkün, makamın, şan, şöhret arzu ve heveslerinin sonunun olmadığını  aradığı şeyin hiçlik makamı olduğunu, hiçlikte gurur ve kibrin olmadığını görecektir.

Buğday başağında, başağın içi doldukça başını eğdiğini, ayçiçeklernin olgunlaştıkça başlarını eğdiklerini, bütün meyve ağaçlarının olgunlaştıkça başlarını eğdiklerini,   meyvelerin artık olgunlaştıkları için, kibirlerini yenmişler ve artık  hiçlik makamına ulaşmışlardır. 

Pek çok şekilde anlatılan bu hikayeyi tekrar hatırlayalım…

Gerçek insan  olmak için bu hayat yolculuğunda hangi vadileri geçecek ve kendimize nasıl sahip çıkıp hangi yolda olacağız? Bir tercih yapmak zorundayız..

İnsan başarıya ulaşmak için nefsine hakim olan, körü körüne hiç bir şeye bağlanmayan, düşünen, kendini geliştiren, hayatı sorgulayan kendine olan güveni ile hep başaracağına inanan, birlik olmayı bilen, en önemlisi egosundan, nefsinden ve enaniyetinden vazgeçen herkes, küllerinden yeniden doğan bir Simurg olabilir.

Zümrüd-ü Anka kuşu efsanesi sabırlı olmanın, çaba göstermenin, emek sarf etmenin önemini vurgulamaktadır. İşte hayat bundan ibaret. Yaşamımız boyunca yaralanıyoruz, bazen yalpalıyor, yoruluyor bazende üzülüyoruz.

Fakat ne olursa olsun insan hayatı boyunca; hakkın ve haklının yanında olmayı dik durmayı bu değerlere sahip çıkmayı, asla ve asla güçlüden yana değil hak’dan ve adalet’ten yana tavır almayı ve tavır koymayı bir yaşam felsefesi haline getirmelidir. İşte o zaman insan hayatına bir anlam kattığını, kimsenin kendisi hakkında söyleyecek kem bir sözünün olamayacağını bilir.

Zümrüd-ü Anka kuşu efsanesinden çıkarılacak olan ders, Mevlana’nın söylemiş olduğu‘Neyi arıyor isen sen, O’sundur.’ bu söz, Anka kuşundan alınacak dersi dile getirmektedir.

Biliyoruz ki  içimizde pek çok bir ben vardır. Yunus’un dediği gibi ‘Bir ben vardır bende benden içeri’. Hepimizin hissettiği bir şey bu ve insan bu evrende aslında bu beni   arıyor. Kalın sağlıcakla.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.