SON DAKİKA
Hava Durumu

Neden Sivil Savunma gerekli

Yazının Giriş Tarihi: 14.04.2024 15:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.04.2024 15:28

Bölgemizde sıcak günler yaşanmakta ve İsrail-İran arasında sıcak bir savaş olacak mı olmayacak mı, vuracak mı vurmayacak mı derken İran farklı ülkelerden vekalet savaşçılarıyla İsrail’e dron, seyir füzeleri ve roketlerle  saldırıyı başlattı. Bu saldırılar cılız kaldı demir kubbe hepsini yok etti. İran açıklama yaptı, israil’e gereken cevap verilmiştir diyerek saldırıları sona erdirdiğini açıkladı. Aslında olan şey bir tiyatrodan ibaret, senaryo gereği her iki ülkede rollerini oynadılar.

İsrail buradan zaferle çıktı, artık bu saatten sonra israil amacını (arz-ı mevud) gerçekleştirmek için bölgede cepheyi genişletmek için harekete geçecektir. Bu saldırılar bölgemizi nasıl etkiler ileriki günlerde göreceğiz. Bölgemiz zaten sıcaktı bu saatten sonra bölge iyice ısınacak gibi görünüyor.  Temennimiz bu saldırıların Türkiye’ye sıçramaması, yoksa işimiz çok zor. Bu arada bölgemizde meydana gelebilecek bir savaşta, oluşabilecek olumsuz durumlara karşı,  sivil savunma kavramını yeniden gündeme getirdi. 

Nedir sivil savunma; Düşman taarruzlarına, tabi afetlere ve büyük yangınlara karşı halkın can ve mal kaybının en aza indirilmesi, hayati ehemmiyeti olan her türlü resmi ve özel tesis ve teşekküllerin korunması ve faaliyetlerinin sürdürülmesi için acil tamir ve ıslahı savunma gayretlerinin sivil halk tarafından azami suretle desteklenmesi ve cephe gerisi maneviyatının muhafazası amacıyla alınacak her türlü silahsız koruyucu ve kurtarıcı faaliyetlerin tümünü ihtiva eder.

Sivil savunmanın tarihine baktığımızda 60-70 yıllık bir geçmişinin olduğunu görmekteyiz. Birinci Dünya Savaşının ardından gelen yıllarda, ülkelerin birçoğunda Pasif Korunma adı altında, halkın türlü tehlikelerden korunmasını amaçlayan önlemler geliştirilmiş örgütler kurulmuştur.

1. ve 2. Dünya Savaşlarında savaş meydanlarında birçok insan öldüğü gibi cephe gerisinde de sivil halkta can kaybının olduğu gözlemlenmiştir. Örneğin 2. Dünya Savaşında 10 milyon can kaybının yüzde 52 sini askerler oluştururken yüzde 48 ini ise savaş meydanları dışında kalan halkın oluşturduğu görülmektedir.

İkinci Dünya Savaşı, sivil halkın silahlı kuvvetlerden daha çok tehlikeyle yüz yüze geldiği bir savaş olmuştur. Askerden çok, halk ölmüştür. Yine bu savaşta halk, askere karşı kullanılmamış bir silahın, yani atom bombasının hedefi olmuştur. 

Ülkemizde, sivil halkın korunmasına ilişkin önlemler alınması ile ilgili ilk girişimin “Hava taarruzlarına karşı pasif koruma” adlı talimatla birtakım önlemler getirilmiş, daha sonra pasif koruma kanunu ve nihayet 28 Şubat 1959 da 7126 sayılı kanunla yürürlüğe girmiştir.

Kanun gereğince, Sivil Savunma servislerinin kurulması, donatımı, eğitimi ve yönetiminden İçişleri Bakanlığı adına Sivil Savunma Genel Müdürlüğü sorumlu idi. Üç Genel Müdürlüğün kapatılıp birleştilerek 2009 yılında AFAD’ın kurulmasıyla birlikte bu Genel Müdürlük bir daire başkanlığına dönüştürüldü.

Aslında, Türkiye’nin jeopolitik konumu itibari ve bölgemizde yaşanan sıcak gelişmelerden dolayı, Sivil Savunma Daire Başkanlığının yerine yeniden bir Genel Müdürlüğe dönüştürülerek güçlendirilmesini gerekli kılmıştır.

Bölgemizde meydana gelebilecek bir savaşın en belirgin özelliği, bu savaşların topyekûn ya da diğer bölge ülkelerini de işin içine alarak genişlemesidir. Topyekün savaşlarda amaç, düşmanın savaş gücünü kırmak ve yok etmektir. Savaş gücüde bilindiği üzere genellikle insan gücü ile gelişmiş endüstriyel güçten oluşmaktadır.

Günümüzde ya da geleceğin savaşlarında düşman saldırıları sonucu sivil halkın karşı karşıya geleceği tehlikelere baktığımızda; Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRN) bulunmaktadır.

Düşman saldırısı ile gelen bu tehlikelerin yanında, nüfus yoğunluğu yüksek olan kentler, endüstriyel merkezlere yukarıda belirtilen silahlarla yapılacak bir saldırıdan sonra, enkaz altında binlerce ölü, yaralı, binlerce insan evsiz kalacak ve göç hareketleri hızlanacaktır.

Bugün sivil savunmanın önemini benimsemiş tüm dünya ülkeleri, sivil savunma teşkilatlarına bütçelerinden küçümsenemeyecek kaynaklar ayırmaktadırlar.

Şunu da unutmayalım; sivil savunma bireye, aileye, topluma ve kurumlara sorumluluk duygusu ve gerekli bilinçlendirmenin yeteri kadar verilmesi sayesinde etkili olabilir.

Toplumumuzun sivil savunma konularında yeterli eğitimleri alması sonucunda savaş ve onun etkilerinden en az zararla kurtulacağı da bilinen bir gerçektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.