SON DAKİKA
Hava Durumu

Şiddetin kökü ailede mi yoksa sokakta mı?

Yazının Giriş Tarihi: 08.12.2025 10:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.12.2025 10:06

Son günlerde sosyal medyada paylaşılan üç ayrı görüntü, geleceğimizi teslim edeceğimiz gençliğin içinde bulunduğu tabloyu acı bir şekilde ortaya koydu. Ankara Çankaya’daki Kocatepe Mimar Kemal Anadolu Lisesi’nde 61 yaşındaki fizik öğretmeni M.C. ile alay eden öğrenciler…

Antalya’da 11 kişilik bir grubun, bir kız öğrenciyi tekmelerle, yumruklarla dövüp saçından sürüklemesi… Üstelik bunu kaydedip paylaşmaları…

Ardından gelen daha vahim görüntü:

İstanbul Esenyurt'ta ortaokulda okuyan iki öğrencinin okulun yanındaki boş arazide kurusıkı tabancayla ateş ettiği anlar cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntülerin sosyal medyada yayınlanması olayın ne kadar tehlikeli bir boyuta ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Bu üç olay, sokaklarımızda, okullarımızda ve hatta evlerimizin içinde gençlik şiddetinin adım adım büyüdüğünü artık kimse inkâr edemez.

Gençler arasında bıçaklı saldırılar, kurusıkı silahlar, ağır yaralamalar ve hatta öğretmene yönelen şiddet artık birer istisna değil, günlük yaşantımızın karanlık bir gerçeği.

Türkiye’de 2024 verilerine göre; güvenlik birimlerine getirilen çocukların karıştığı olayların 202 bin 785’i suça sürüklenme kapsamında.

Bu çocuklara isnat edilen suçlar ise:

• Yüzde 40,4 – Yaralama

• Yüzde 16,6 – Hırsızlık

• Yüzde 8,2 – Uyuşturucu / uyarıcı madde

• Yüzde 4,6 – Tehdit

• Yüzde 4,2 – Genel tehlike yaratan suçlar

• Yüzde 26 – Diğer suçlar

Ve bir başka acı veri:

Öğrencilerin yüzde 2’si öğretmenine fiziksel saldırıda bulunuyor.

Bu sadece bir rakam değildir.

Bu, toplumun geleceğine vurulan bir darbedir.

Peki, bu çocuklar, bu gençler buraya nasıl geldi?

Çocuklar şiddetle ilk önce ailede karşılaşıyor

Bir çocuk zihni boş ve tertemiz olarak dünyaya gelir.

O boşluğu dolduran ilk yer ise ailedir.

Ama ya ailedeki o boşluklar, çocuğun içindeki boşluktan çok daha derinse?

Evde ailede yaşanan bağırışların, hakaretlerin ve saldırganlıkların “alışılmış davranış” olduğu bir atmosferde büyüyen çocuğun zihninde şu düşünce yer eder:

“Anlaşılan sorun bu şekilde hallediliyor.”

Baba anneye, anne çocuğa, çocuk kardeşine…

Eğer şiddet bir kere evde kök salarsa, çocuk okula bile başlamadan “davranışlarına” şiddeti de dahil etmiş olur.

Şiddetin tohumu dışarıda değil, evin içinde atılır.

Suç mahalle de başlıyor

Araştırmalar gösteriyor ki:

Öğrencilerin yüzde 29’u suçun yoğun olduğu mahallelerde yaşıyor.

Bu ne anlama geliyor?

Mahallede gasp varsa, tehdit varsa, madde kullanımı sıradansa, kavga günlük rutinin bir parçasıysa…

Çocuk bu ortamı zamanla “normal” olarak kabul eder.

Sosyolojide buna suç normalizasyonu denir.

Şöyle bir düşünün:

Her gün kavga gördüğünüz yerde kavga artık dikkat çekmez.

Her gün uyuşturucuya şahit olduğunuz bir sokakta uyuşturucu, gündelik hayatın unsuru haline gelir.

Dolayısıyla mahalle kültürü, çocuğun karakterinde tahmin ettiğimizden çok daha büyük bir rol oynar.

Alkol 18 yaş altına yasak ancak!

Araştırma da en çarpıcı verilerden biri:

Lise öğrencilerinin yüzde 32’si alkol kullanıyor.

Yasa çok net:

18 yaş altına alkol satışı yasak.

Peki, bu çocuklar bu alkole nasıl ulaşıyor?

Cevabı hepimiz biliyoruz:

• Kimlik sormayan işletmeler,

• Sorumluluk almayan yetişkinler,

• En önemlisi de denetimsizlik.

Alkol, gençlikte öfkeyi tetikliyor, kontrolü zayıflatıyor.

Dolayısıyla kavga oranlarının yüzde 20’nin üzerine çıkması elbette şaşırtıcı değil.

Bugün “kavga” dediğimiz olaylar artık yumruk değil;

Bıçak, kurusıkı, ağır yaralama ve ölümcül riskler içeriyor.

Bir zamanlar birbirine küsen çocuklar vardı.

Bugün ise birbirini bıçaklayan gençler konuşuluyor.

Etik değerlerler de derin çatlak

“Eskiden öğretmene saygı vardı” cümlesi nostaljik bir yakınma değildir.

Bir toplumun değer haritasını özetleyen ana ilkedir.

Bugün öğretmene uzanan el, aslında:

• Eğitime,

• Bilgiye,

• Toplumsal akla, uzanan bir eldir.

Öğretmen, çocuğu hayata hazırlayan kişidir.

Ve öğretmene saldırı oranının yüzde 2’ye çıkması, basit bir veri değil;

Aslında değerler sistemimizdeki çöküşün resmidir.

Bu çöküşü durdurabilir miyiz?

Evet, durdurabiliriz

Ama tek bir kurumla değil.

Tek bir yasayla değil.

Tek bir cezayla hiç değil.

Çözüm:

• Türk Aile yapısını güçlendirmek,

• Mahalle kültürünü ıslah etmek,

• 18 yaş altına alkol, satışını denetlemek,

• Okullarda disiplin-rehberlik dengesini yeniden kurmak,

• Gençleri sosyal, sportif, sanatsal alanlara yönlendirmek,

• Toplumsal etik değer eğitiminin güncellenmesi.

Gençlik bu ülkenin emaneti.

Ve emanet yalnızca öğretmene, yalnızca polise değil…

Tüm topluma aittir. Hayırlı bir hafta diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.