SON DAKİKA
Hava Durumu

Türkiye’de göç, mülteci ve sığınmacı sorunu

Yazının Giriş Tarihi: 20.06.2023 16:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.06.2023 16:10

14 Ocak 2011 Tarihinde Tunus’ta Arap baharı ayaklanması 15 Mart 2011 de Suriye’nin Dera şehrinde barışçıl gösterilerle devam ederken Esed rejiminin kanlı müdahalesi sonucu yerine iç savaşa bırakmış ve o günden bugüne gelinceye kadar çatışmalar ara ara devam etmektedir. İç çatışma ve savaştan kaçan Suriyelilerin büyük çoğunluğu ülkemize göç etti.

Göç İdaresi Başkanlığının 2023 Mayıs ayı verilerine göre Türkiye’deki yabancı sayısı ile ilgili yapılan açıklamaya göre, geçici koruma kapsamında ülkede bulunan Suriyeli sayısının 3 milyon 381 bin 429, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş yapan Suriyelilerin de 554 bin 114 olduğu belirtildi. Uluslararası koruma kapsamındaki yabancıların 300 bin 720, ikamet izniyle kalan yabancıların ise 1 milyon 308 bin 514 kişi olduğu ifade edildi.

Böylece, Türkiye'deki yabancı sayısının toplam 4 milyon 990 bin 663 olduğu kaydedildi. Diğer ülkelerden gelenlerle en çok sığınmacı yaşayan ülke bu yıl da yine Türkiye oldu. Bunun en önemli nedeni ise, AB ile yapılan Geri Kabul Anlaşması. Anlaşma gereğince, AB ülkeleri, kendi ülkelerine gelen sığınmacıları Türkiye’ye geri gönderiyor.

Türkiye’deki mülteci, göçmen ve sığınmacı dramının en önemli nedeni, Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmadır. Bu anlaşmaları takiben Türkiye uluslararası alanda maalesef yalnız bırakıldı. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler, tüm insanlığın ortak meselesini tek bir ülkenin kucağına bırakarak, sorunlara sırtını döndü. Bu tutum AB’nin kabul ettiği insan hakları sözleşmesi madde 2’deki yaşam hakkına aykırıdır.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yapılan “Geri Kabul Anlaşması” olarak bilinen sözleşme nedir?

• 20 Mart 2016’dan itibaren Yunanistan adalarına geçen yeni "düzensiz göçmenler" Türkiye’ye iade edilecek. Adalara ulaşan göçmenler, uluslararası hukuk kurallarına göre kayıt altına alınıp sığınma talepleri bireysel işleme konulacak. Talepleri dayanaksız bulunanlar Türkiye’ye iade edilecek.

Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmaları takiben Türkiye’de yıllar içinde derinleşen mülteci ve sığınmacı sorununa, son yıllarda “düzensiz göç” de eklendi.

Düzensiz göç dalgası ile ülkemiz de toplumsal bir kriz oluşturulmaya çalışılıyor. İnsani bir çözüm için, acilen, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yapılan “Geri Kabul Anlaşması” olarak bilinen bu sözleşmenin iptal edilmesi gerekli,  mültecilerin güvenli bir şekilde Türkiye dışındaki diğer ülkelere iltica ve göç etmesinin önü açılmalıdır. Bu mülteci sorunu sırf coğrafi konumundan ötürü Türkiye’nin sorunu değildir. Tüm dünyanın ortak sorunudur.

Anlaşma hükümlerince, sığınmacılar Türkiye topraklarından AB ülkesine doğrudan veya yasadışı geçiş yapmış ise, Türkiye tarafından geri kabul edilmek zorunda. Yani AB ülkeleri, kendi ülkelerine gelen sığınmacıları Türkiye’ye geri gönderiyor.

Anlaşma imzalananı 7 sene oldu. Bu 7 sene boyunca neler yaşandı acaba?

• Avrupa Birliği, Geri Kabul Anlaşması’yla kendi sınırlarını güvence altına alarak yasadışı yollarla gelen mültecileri geri Türkiye’ye göndermeye başladı.

• Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz derinleştikçe, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığı iş yerlerinde; kayıt dışı, düşük ücretle çalıştırılan mülteci sayısı arttı.

Göçün Türkiye’ye olumsuz etkileri;

• Nüfusun artmasına sebebiyet vermesi.

• Mülteci, göçmen ve sığınmacıların kültürel uyum sorunu yaşaması.

• Yoğun göç sonucu şehirlerde gecekondulaşma sorunu

• Yerli halkın mülteci, göçmen ve sığınmacı topluluğu kabullenme ya da tam tersi dışlama tepkileri söz konusu olabilir. Ayrımcılık ve ırkçılık görülebilir.

• Yerli halk ile mülteci, göçmen ve sığınmacılar arasında rekabet ortamı oluşması

Maalesef devam eden savaşlar, iklim krizi, kıtlık, susuzluk gibi nedenlerden dolayı büyük göç dalgalarına sebep olmaktadır. Yaşanan bu göç dalgasında sığınmacılardan, mültecilerden, düzensiz göçmenlerden tüm dünya devletleri sorumludur. Mültecilere hiçbir insani çözüm sunmayarak, tek bir ülkeye mültecileri hapseden bu anlaşmanın derhal iptal edilmesi gerekir.

Anlaşma karşılığında Türkiye’ye 3 milyar avroluk bir yardım taahhüt eden AB, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, sığınmacıları koruma ilkelerini hiçe sayıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı bir açıklamada yeni bir adımlarının daha olduğunu, Katar'ın verdiği destekle 1 milyon mülteciyi iskan edebilecekleri konutların yapımına Suriye'de başlandığını dile getirmişti.

Bu evlerin ne zaman biteceğine yönelik bir soruya Erdoğan, "Çok fazla süreceğini zannetmiyorum ama azami yani 1 seneyi bulabilir tabii. Yani buna 4 ay, 5 ay diyemeyiz ama briket evler öyle değil. Briket evler çok seri ve onlar bitti zaten. Bir taraftan yerleşim oralara başladı. Yani 450-500 bin oralara dönüş var." yanıtını vermişti.

Bu şunu gösteriyor yeni dönemde Hükümet tarafından Suriyeli mültecilerle ilgili hummalı bir çalışmanın olduğu ve Suriye’de, Türkiye’nin kontrolü altındaki güvenli bölgelerde bu 1 milyon Suriyeli mültecinin gönderileceği anlaşılmaktadır.

Türkiye 2022 yılında Mülteciler için kendi öz kaynaklarından 45 Milyar Dolar harcamış bulunmaktadır. Umarım Suriyeli sığınmacı ve mülteciler bir an önce ülkelerine geri dönerler.

Sonuç olarak mülteci ve sığınmacıların geri gönderilmesi, yalnızca Türkiye'nin iç politikasını bağlayan bir mesele değil, uluslararası sistemin dinamiklerinin de belirleyici olduğu karışık bir süreçtir.

Suriye'deki rejim ve muhalifler üzerinde etkili olan Rusya, İran ve ABD gibi güçlü ülkelerin bu konuya nasıl yaklaşacağı, yine bu ülkelerin bölge üzerindeki çıkarları da bilinmektedir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ABD; Rusya ve İran’a rağmen bir plan dahilinde ve Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda o bölgede, insani şartlar oluşturulduktan sonra, bu mülteci ve sığınmacıları Suriye topraklarına geri göndermekte kararlı.  Son söz mülteci ve sığınmacılar kendi vatanlarında hür ve özgürce yaşasın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.