Kıymetli okurlarım günümüzde kalemle yazı yazmayı unutan insan, düşünce ve duygularını kâğıda dökmekte zorlanır oldu. Çünkü insan önce düşünecek, sonra düşüncesini süzgeçten geçirip kelimelere dönüştürecek; ardından da o kelimeleri cümleler hâline getirerek yazıya aktaracak. İşte bu süreç, zihni açan, insanı geliştiren, düşünceyi kalıcı kılan bir emektir. Yazmak; insanın ufkunu genişleten en güçlü eylemlerden biridir. Ne yazık ki günümüzde yazı ve kalemle olan bağımız giderek zayıflıyor. Yeni nesil gençler, klavye tuşlarına basmayı tercih ediyor; el yazısından, kalemin sayfada bıraktığı izden, mürekkebin duyguya dönüşmesinden uzaklaşıyorlar.
İlk Emir: Oku!
Kur’an’ın ilk emri “Oku!”dur. “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” diye buyurulur. Yani insanın yükselmesinin ilk basamağı okumaktır. Okumakla başlar idrak, okumakla açılır kalbin ve zihnin kapıları… ama okumak için yazmak gerekir. Kelimenin tam anlamıyla… Yazmak da okumanın ayrılmaz bir parçasıdır. Söz ağızdan çıktığı anda yok olur; ama yazı kalır, iz bırakır, gelecek nesillere miras olur.
Tarihten Yazılı Anlaşmalara Örnekler
Tarihteki anlaşmalar yazı ile belgelenmiştir; örneğin 1299 yılında imzalanan Magna Carta, yazılı bir belge olarak hem hukuk hem de yönetim anlayışının temel taşlarından biri olmuştur.
Bir başkası, 15 Ağustos 1945’te Japonya’nın teslimiyetini resmen bildirdiği belge, yani İkinci Dünya Savaşı’nı resmî olarak sonlandıran yazılı anlaşma, tarihteki önemli yazılı anlaşmalardan biridir.
Sümerlerden Günümüze
Yazıyı ilk kullanan toplum M.Ö. 3200 yıllarında yaşayan Sümerlerdir. Çivi yazısını geliştirerek bilgiyi kil tabletlere kaydetmişlerdir. Bu sayede insanlık, hafızasını taşa, toprağa ve zamana aktarmıştır. Ardından Mısır kutsal yazıtları, Fenike alfabesi, Çin yazı sistemi ve daha niceleri… Hepsi insanlığın düşüncesini, inancını, yasasını, ticaretini geleceğe taşıyan köprü vazifesi görmüşlerdir.
Taşa Kazınmış Bir Milletin Hafızası
Ve elbette Türk tarihinin gururu: Orhun Yazıtları… 8. yüzyılda Göktürkler tarafından dikilen bu taş anıtlar, sadece bir yazı değil, aynı zamanda bir milletin hafızasıdır. Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk yazıtlarında; Türk milletine altın öğütler verilmiş, devlet yönetimi anlatılmış, bağımsızlık sevdası satırlara kaydedilmiştir. “Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, Türk milleti, ilini töresini kimse bozamaz!” diyen bir iradeyi taştan okumak, yazının nasıl bir güç olduğunu gösterir. Orhun’da yazılan sadece kelimeler değil; bir milletin ruhudur.
Mektupların Değeri
Bundan 35-40 yıl önce mektuplar vardı… Seven sevdiğine duyduğu hasreti satırlara yazardı. Asker mektupları, gurbet mektupları, çocukların anne-babaya yazdığı sevgi dolu satırlar… Her biri, insanın iç dünyasını en saf hâliyle ortaya koyardı. Yazarken düşünürdük, hissederdik, kelime kelime duygularımızı tartardık. Mektuplar saklanırdı; yıllar sonra açılıp okunduğunda geçmişi yeniden yad ederdik.
Bugünkü Yazı Kültürü
Şimdilerde teknoloji çağındayız. Parmak uçlarımız ekrana dokunuyor; yazılar anında gidiyor, anında kayboluyor. Bir tıkla her şey silinebiliyor. Dijital ortamda yazılan cümleler ne kadar değerli? Dosyaların arasında kaybolan duygular, telefon değişince unutulan mesajlar; hakikaten yazı sayılabilir mi? Bir gün elektrikler kesilse, veriler silinse; bize geçmişi hatırlatacak ne kalacak? Acaba hiç düşündük mü?
Yazı, İnsanın Kendine Attığı İmzadır
İnsanlık hafızasını önce tabletlere sonra, kâğıda, kâğıdı da kelimeye ve kalemin ucuna emanet etti. İnsan yazıyı kaybettiği her gün, aslında kendimizi kaybediyoruz. Çünkü yazmak, düşünceyi özgürleştirir. Boşuna denilmemiş: “Söz uçar, yazı kalır.” Bugün hâlâ Orhun Yazıtlarını okuyabiliyorsak, Sümer tabletlerini çözebiliyorsak, dedelerimizin mektuplarını saklayabiliyorsak; işte bu yüzden… Yazı sayesinde! Gelin, kalemi yeniden elimize alalım. Sesimizi, bizi biz yapan duygularımızı satırlara döktürelim. Yazı; insanın kendine attığı en güçlü imzadır. Geleceğe hafızamızı aktarmanın tek yolu, yazmaktan geçmektedir. Kalemlerimizin tükenmediği, kâğıtlarımızın hiç bitmediği günler dileğiyle, hayırlı bir hafta diliyorum.