Binlerce yıllık tarihsel serüvenin dönüm noktalarından biri olan 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsuna çıktığı tarihin 106. Yıl dönümündeyiz. 1919 yılında Samsun’dan memleketin ahvaline baktığınızda büyük devletler kurma yeteneği olan, İslamiyet’in medeniyet bayrağını kıtalara taşımış ve bu sayede büyük bir imparatorluk birikimi yaratmış bir devletin yeniçağda ömrünü tüketen imparatorluk sistemlerine son vererek Cumhuriyet’e dönüşme vaktinin geldiğini görürdünüz.
Mondros ateşkes anlaşmasından kısa bir süre sonra Hatay’da sıkılan ilk kurşun, İzmir, Maraş ve Antep, derken yeniden başladı. Anadolu savaşa devam ediyordu. Ancak bu savaş kurumsallaşmış bir milli irade, düzenli bir ordu ile emir komuta zinciri içerisinde verilmeliydi.
Mustafa Kemal, Bandırma vapurundan indiğinde etrafında yaklaşık elli kişi vardı. Birinci dünya savaşı bu büyük milletin esaretiyle sonuçlanamazdı. Devam etmeliydi. Millet örgütlenmeli, tek bir disiplin etrafında toplanılmalı, çağa uygun bir modelle yeniden devletleşerek bu savaşı zaferle sonuçlandırmalıydı. Arkasında koskoca bir tarih ve büyük imparatorluklar olan bir millete yakışan buydu.
Büyük milletimiz Mustafa Kemal ve kurmayları önderliğinde bunu başardı. Birinci dünya savaşını devrimler yaparak kazandı. 19 Mayıs işte o büyük zaferin örgütlendiği günün başlangıcı olduğu için tarihsel serüvenimizin dönüm noktası olarak tanımlanıyor.
Bugün ise yeni bir tarihsel dönüm noktasındayız. Çağımız hegemonyacılığa karşı milli devletlerin bağımsızlığını kabul ettirme mücadelesine sahne oluyor. Türkiye Cumhuriyeti de bir milli devlet olarak Karadeniz’den Umman Denizi’ne kadar olan bir hatta hegemonyacılığa karşı bir mücadelenin içerisinde. Ege de namluları sınırlarımıza çevrili üsler, güney sınırımızda BOP projesi için taşınan on binlerce tır silah ve terör devleti İsrail’in bölge ülkelerine savurduğu tehditler sürecindeyiz.
Bu saydıklarımız dış cephenin unsurlarıydı. Bir de iç cephemiz var, Hegemonyacılığın kültürel ve siyasi zeminde hedef aldıkları ülkelerin iç cephelerinde yarılmalar yaratacak fiilleri de örgütlüyor. Sivil toplumculuk ve medya araçları ile liberalleşme, özgürleşme, insan hakları savunuculuğu gibi yumuşak ve herkese hoş gelen genel kabul görmüş söylemleri işleyerek, özgürlük yerine dar kimlikçiliği, kandın hakları, yerine cinsiyetçiliği hatta cinsiyetsizliği, Türk gençliği, yerine Z Kuşağı, Alfa kuşağı gibi temelsiz tanımlarla sahte çatışmalar yaratıp, ayrışmış, çözülmüş, kimliksiz bir toplum modeli yaratma cephesiyle karşı karşıya olduğumuz bir süreçteyiz.
Peki bu süreçte nasıl bir yol izleyeceğiz? Tarihinde büyük atılımlar gerçekleştirmiş bir millet olarak bu yeni dönemde hem dış cephede hem iç cephede bize yol gösterecek olan şey Halide Edip ADIVAR’ın: “Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin ülkesi İstiklâlsiz kalamaz.” Sözünde bahsedilen tarihimizdir. Tarihsel birikimimiz en büyük zenginliğimizdir. Önümüzdeki süreçleri çözümlemek için dersler çıkaracağımız zengin bir tarihe sahibiz. Dolayısıyla, bugünün 19 Mayısına tarihsel bir bakışın ufkumuzu aydınlatacağından şüphemiz yoktur. Tüm bunları göz önüne alarak tarihsel sorumluluklarını da yerine getirmek adına BSMMMO Meslekte Dayanışma ve Birlik Grubu 19 Mayıs’a özel bir, etkinlik düzenliyor. Uygarlık tarihimizin serüvenini yalın bir dille anlatan ve satış rekorları kıran “TÜRKLERİN UYGARLIK SERÜVENİ” kitabının yazarı Prof. Dr. Atakan HATİPOĞLU’nu 19 MAYIS 2025 Pazartesi günü saat: 15.00’de, BAOB konferans salonunda, Bugünün 19 Mayısına tarihsel bakış konulu konferansta Bursa halkıyla buluşturacak.