Şu bir realitedir ki, yaşama tutunmak için yaşamın gerekliliğini kavramakla olasıdır. Belgesellerde her canlı yaşamını sürdürmek için, birlikte yaşama güdüsü ile donatılmıştır. Ayrıca gruba liderlik yapacak güçlü birine de gereksinim duyarlar. Zamanla lider işlevini kayıp eder, güçten düşer ve grup içi liderlik mücadelesi başlar. En nihayetinde güçlü olan liderlik tahtına oturur.

Güçlünün zayıfı ortadan kaldırdığı bu vahşi ortamın bile, belirli kuralları vardır. Her hayvan grubu kendine ait bir alan belirler ve kimsenin o alana girmesine müsaade etmez. Yani kendilerine has bir alan hâkimiyetini tespit eder. Avlanırken de dişine uygun en zayıf avı belirler. Yaşanılan bu vahşi ortama ayak uyduramayanlar hayatta kalma şanslarını kayıp eder.

Ülke ve milletler de böyledir. Her alanda gelişmesini tamamlayan milletler, sahip oldukları ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve medya gücü ile diğer ülkelerin gündemlerini olumlu ya da olumsuz yönde belirlemeye çalışırlar. Emekleme safhasından yürüme safhasına geçmek arzusunu izhar eden ve gelişmekte olan ülkeler, hem ekonomik hem de sosyal anlamada manipülasyon, dezenformasyon ve spekülasyonlarla baskı altına alınır ve akla gelmez barikatlarla engellenirler. Erken pes edip boyun eğen ülkeler artık sağılmaya uygun hale gelmiş inek muamelesine tabi tutulurlar. Zira artık o ülkelerin yöneticilerinin zihinleri güçlü ülkeler tarafından kodlanmış ve kırılamaz şifrelerle şifrelenmiştir.

Bu son derece iyi düşünülmüş ve planlanmış oyun kurucuların ifsat edici, yok edici tuzaklarından kurtulmanın yegâne reçetesi; zihinlerimizi ve dimağımızı her türlü kirli bilgilerden tezkiye etmek ve bağımsız düşünebilme kanallarını kararlılıkla açık tutmakla mümkündür.

Bedeli verilmeyen hiç bir özgürlük kıymete haiz değildir.