Hayata yön vermek üzere gönderilen ilahi mesajların sonuncusu Kura‘ani Kerim'in en uzun suresi olan bakara suresinin 6.ayetinde; ”İnkar edenlere gelince, onları ikaz etsen de etmesen de asla inanmazlar." Tarih boyunca inkâr psikozuna saplanmış kişilerin ruh hali benzerlik arz eder. Hakikat pırıltılarına karşı ortaya koyabilecek argümanları olmayınca, inkâr kılıcını kuşanıp insanları korkutma, sindirme ve yıldırma yolunu tercih etmişlerdir. Hepsinin ortaklaştığı nokta, inkârla yok saydıkları hakikatleri boğabilecekleri inancı. Peki, başarılı olabilmişler mıdır? Zülüm sopası ile evet. Ama unuttukları bir hakikat vardır ki onu hiç hesaba katmamışlardı. O da her şeye hükm eden kadiri mutlakın iradesinin devreye gireceği gerçeği. Anladıklarında ise, artık ömürlerinin sonuna geldiklerini fark ederler ama nafile. Günümüzün inkârcılarının ise, manevra alanlarının olabildiğince geniş olmasıdır. Daha sofistike ve daha stratejik plan ve tuzak kurmalarıdır. Bazen fark edilmeyecek karakterlere bürünüyor, adeta hannas kesilirler ve çok sinsice emellerini realize etmeye özen gösterirler. Bunlardan daha sofistike ve daha stratejik bir akılla düşün dünyamızı zenginleştirmediğimiz müddetçe, onlara karşı başarılı olmamız mümkün değildir

Öyle ise, vahyin evrensel ve kuşatıcı mesajları ile yeniden kuşanalım ve Kur’an’ı ferasetimizi yenileyelim.