Başlığı atmış Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş.
Neden böyle ağır bir başlık?
İşte açıklaması…
“Yeterli denetim ve uygulama yapılmadığı için sanayi atıkları Karsak Deresi’ne dökülüyor ve bu atıklar dereyle birlikte Gemlik Körfezi’ne taşınıyor. Su yeşil zehir gibi akıyor. Kokudan yanına yaklaşmak mümkün değil. Derenin tamamı köpük köpük olmuş. Bu nasıl bir vicdansızlıktır akıl alır gibi değil. Orhangazi’den Gemlik Körfezi’ne kadar uzanan Karsak Deresi’nin sanayi atıklarıyla kirletildiğine her fırsatta dikkat çekiyoruz. Bölgede yer alan çok sayıdaki sanayi kuruluşunun kaçak yollarla bıraktığı, arıtılmamış suların yarattığı kirliliğe karşı tepkiler her geçen gün artıyor. Bu kirlenmenin önüne geçilmesi gerekiyor.”
Bu açıklamadan iki gün sonra ortak basın toplantısı yapıldı…
Gemlik Kent Konseyi, Bursa, Osmangazi, Nilüfer, Mudanya, Karacabey Kent konseyleri ve DOĞADER ile birlikte Karsak Deresi kirliliğine dikkat çekti.
Programın açılış konuşmasında ilk söz Gemlik Kent Konseyi Başkan Sedat Akkuş’taydı…
"Öncelikle herkesin gördüğü ama hiç kimsenin ses çıkarmadığı Gemlik halkının kanayan yarası Karsak Deresi kirliliğine dikkat çekmek için katılımlarınızdan ötürü teşekkür ederim. Dün köpük köpük beyaz akan, bugün onu kirletenlerin vicdanı gibi simsiyah akan Karsak Deresi’ni temizlemek artık bizler için çevresel bir olaydan çok insanı, vicdani bir mesele haline gelmiştir. Maalesef Karsak Deresi’nde oksijen seviyesi bir canlının yaşamasının mümkün olmadığı 0,5 miligram seviyesinin altına düşmüştür. Oysa 20 yıl önce yüzdüğümüz, balık tutup yediğimiz Karsak Deresine bırakın balık görmeyi artık kokudan yaklaşamaz olduk. Ve bu mesele yalnız belediyelerin meselesi değil; Orhangazi’de, Gemlik'te bir arıtma tesisi bile bulunmayan zeytin işletmelerinin, Gedelek’teki turşu fabrikalarının, Karsak Deresi üzerinde kurulu olan sanayi kuruluşlarının meselesidir. Aslında bir vicdan ve ahlâk meselesidir. Biz o vicdansızlar bulunana, o ahlaksızlar ortaya çıkarılana kadar mücadele etmeye konuyu gündeme taşıyıp takipçisi olmaya devam edeceğiz"
Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Özge Sivrioğlu’ da netti sözlerinde.
Tabi anlayana netti.
"Karsak Deresi, endüstriyel atık su deşarjları nedeniyle yüksek oranda organik kirleticiler ve ağır metallerle kirlenmiş durumda. Nilüfer Çayı gibi akarsu niteliğini kaybeden Karsak Deresi, Marmara Denizi ile birleşerek ne yazık ki müsilaj sorununa da katkı sağlamaktadır, BUSKİ’den aldığımız verilere göre 2024 yılı Nisan ayında yüzde 99,06 doluluk oranına sahip barajlarımız, 2025 Mart ayında yüzde 36,99 doluluk oranına sahiptir. Bu veriler de bize Bursa’da suyun verimsiz kullanıldığını, açıkça göstermektedir. Artan nüfus, yüzeysel ve yer altı su kaynaklarımızı kullanan ve kirleten kontrolsüz sanayileşme, tarımda geleneksel sulama yöntemleri kullanılması ve aşırı pestisit kullanımı önemi azımsanmayacak tahribatlar yapmaktadır. Gemlik Karsak Deresi İznik Gölü ve Gemlik Körfezi arasında uzanan, Gemlik’in en büyük su kaynaklarından biridir ve uzun yıllardır çeşitli çevresel problemlerle karşı karşıyadır."
Birileri duyar, anlar ve gerekeni yapar mı?
Ne diyor Gemlik Kent Konseyi Başkan Sedat Akkuş?
"Öncelikle herkesin gördüğü ama hiç kimsenin ses çıkarmadığı Gemlik halkının kanayan yarası Karsak Deresi kirliliğine…”
Herkes görüyor ve kimse ses çıkarmıyor.
Okuyalım mı yıllarca ve hala zevkle dinlediğim Melike Demirağ’ın seslendirdiği şarkıdan bir bölümü…
“Uyu yavrum ninni uyutayım seni Ninnilerle minnilerle avutayım seni. Uyu güzel bebek uyu da büyü Bebek, bir gün büyüyecek söyleyecek bu ninniyi. Uyu sayın dinleyici uyutayım seni. Aranjmanla maranjmanla avutayım seni. Şarkılarla türkülerle avutayım seni”
Uyuyun Gemlik ve Bursa halkı, yetkililer.
Gidiyor, yok ediliyor elimizden Yüce Allahımızın bize bağışladığı dereler, denizler ve içindeki değerler.
Bir sözü daha var Başkan Sedat Akkuş’un…
“20 yıl önce yüzdüğümüz, balık tutup yediğimiz Karsak Deresine bırakın balık görmeyi artık kokudan yaklaşamaz olduk.”
Kimler bu hale getirdi? Onu da sözlerinde açıklıyor Sedat Bey ve Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Özge Sivrioğlu.
Lütfen bir daha okuyun o sözleri.
Vicdanınız sızlıyor mu?
Ağladım.