SON DAKİKA
Hava Durumu

İşte bir yol…

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2024 10:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2024 10:37

Gaziantep’te 41 sivil toplum örgütü sığınmacı işgaline karşı bildiri yayınladı.

“Şehrimizde değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri” başlıklı toplantıda “Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler” konusu detaylı olarak değerlendirildi ve tespitler yapıldı.

Uzun bir yazı dostlar.

Bizler uzun yazı okumayı sevmeyiz.

Dikkatimi çeken, önemli yerleri sizlere aktaracağım…

Mutlaka okuyun.

“Yardım amacıyla şehrimize gelen çok sayıda yabancı kaynaklı kuruluşun yardım faaliyetleri yanında, farklı bazı çalışmalar yaptıklarının da endişesini taşımaktayız.”

Örnekler şöyle sıralanmış dostlar…

“Suriyeli öğrencilere üniversitelerimizde özel kontenjanlar açılmakta hem girişte hem de öğrenim süresince kolaylıklar sağlanmaktadır. Fakültelerimizden mezun olmuş Suriyeliler ise bambaşka bir sorun oluşturmaktadır. Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuş, T.C. vatandaşı olmuş, Baroya kabul edilmiş, avukatlık ofisi açmış ama Türkçe bilmeyen Suriyeli avukatlarımız mevcuttur. Türkçe bilmeden Türkiye’deki bir hukuk fakültesinden mezun olunabilmesi oldukça düşündürücüdür. Türk öğrencilerimiz üniversiteye girerken yıllar süren yoğun bir hazırlık sonunda seviye tespit sınavına girerek fakültelere yerleştirilirken, Suriyeli öğrenciler YÖS sınavı haricinde sınavsız bir şekilde fakültelere girebilmektedir. Kayıt dışı faaliyet gösteren çok sayıda işletme, küçük esnaf ve atölye vardır. Bu gayri resmi firmalar vergi vermemekte, SGK primi ödememekte, diğer firmaların yaptırmak zorunda olduğu ruhsat, iş güvenliği sağlığı vb. yükümlülüklerle ilgili masrafları olmamaktadır. Ayrıca Suriyeli sığınmacılar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sağlıkla ilgili yükümlü olduğu muayene ücretini ve ilaç katılım payı ücretini ödemezken, bizim insanımız bu ücretleri ödemektedir.”

Ve çok önemli bir sıkıntıyı gözlerimizin içine sokuyor Gaziantepliler…

“Suriye’de Suriyelilerin doğum oranı 2,7 iken Türkiye’deki Suriyelilerin doğum oranı 5,3 seviyesindedir. Önümüzdeki 20 yılın projeksiyonunu çıkardığımızda Gaziantep’in nüfusunun yüzde 50’sinin Suriyeli olacağı görülmektedir. Demek ki, Türkiye’deki yaşam Suriyeliler için giderek daha kolay ve sürdürülebilir hale gelmiştir. Bu durum ekonomik, sosyal ve siyasi yükün hiç eksilmemesi ve demografik yapının bozulması anlamı taşıyacaktır.”

Ve çözüm önerilerini ele almışlar…

“Türkiye’nin acilen mevcut politikasından vazgeçip, halkın problemlerini çözecek ülkemizin gerçekleri ve halkımızın yararlarını gözetecek, geçici koruma altındaki Suriyelilerin geri dönüşünü sağlayacak politikalar üretmesi gerekmektedir. Ülkemizde geçici koruma altındaki sığınmacılara destek olan uluslararası yardım kuruluşları, ülkemizi terk etmeli, mevcut konumlarını Suriye’de yapılandırarak, sığınmacıların kendi topraklarında yaşamalarını sağlayacak çalışmalar yapmalıdır, Suriyelilerin ülkemizde kalmasını özendirici şartlar kaldırılmalıdır, Kanunlarımız çerçevesinde Suriyeli küçük kızların evliliğine engel olunmalıdır, yapılan desteklerle güvenli ve rahat bir yaşama kavuşan Suriyelilerin çok çocuk yaparak nüfuslarının dengesiz bir şekilde artmasını önlemek için, maddi destekler şartlara bağlanmalıdır, kayıtsız olarak çalışan Suriyeli işyerleri denetimlerle kayıt altına alınmalı ya da kapatılmalıdır, kayıtsız çalışan Suriyeli işçilerin kayıt altına alınarak, Türk işçilerle aynı şartlara haiz olmaları sağlanmalıdır, Suriyeli müteşebbislerin iş kurma aşamasında şehrimizdeki sektörlerin dinamikleri dikkate alınarak ve şehrimizin ekonomik yapısını etkileyecek unsurlar da gözetilerek izne tabi tutulmalıdır, Suriyelilere ait iş yerleri kanunlarımız ve piyasa şartları çerçevesinde denetlenmeli ve disipline edilmelidir. Sivil toplum kuruluşları olarak bu süreçte her türlü katkıya hazır olduğumuzu bildiririz. Hem asırlardır komşu olduğumuz Suriyelilerin kendi vatanlarında huzurla yaşaması için, hem de atalarımızın kanlarını dökerek, canlarını vererek bizlere teslim ettikleri cennet vatanımızı, her yönüyle korumak için her türlü fedakarlığı yapacağımızın ve bu konuda gereken her mücadeleyi vereceğimizin bilinmesini isteriz.”

Daha ne desinler?

O kadar güzel ve net anlatılmış ki; bu sözler tamamen yol gösterici olmuş.

Ne yazık ki acı gerçekler bunlar.

Acilen önlem almazsak ta; şimdi yaşadığımız sıkıntıların on katını önümüzdeki yıllarda ülke olarak yaşayacağımız nettir.

Bu ülke Türklerindir.

Her zaman her yerde söyledik.

Yine söyleyeceğiz.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Bunun adı kafatasçılık, ya da aşırı Milliyetçilik değildir.

Bunun ismi, her TÜRK yurttaşının yaptığını dile getirmektir.

Nedir o?

Vatanını sevmek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Yükleniyor..
    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.