Herkes korkuyor, birbirini uyarıyordu.

Parti genel başkanları, belediye ve il, ilçe başkanları da ilanlar bastırıyor, reklamlar veriyor ve TV’lerden açıklama yapıyorlardı.

“Sandığa, gidin, sandığa sahip çıkın”

Nedendi bu korku?

Demokratik, hukuk devleti olan ülkeler de “sandığa sahip çıkın” denir mi?

Kimdir sandık sorumluları?

Hakimler.

Herkes layıkıyla görevini yaptı.

Demokratik bir seçim yaşadık.

Kediler, tavşanlar, fareler girmedi sandığa; kutuya, odaya!

Elektrikler kesilmedi, sular bulanmadı.

Harbiden son derece demokratik bir ortamda, sakin ve huzurlu bir seçim yaşandı.

Bunun için emeği geçen hakim, polis, jandarma ve görevlilere teşekkür edilmeli.

Olması gerekeni yaşadı ülkemiz.

Kendisine yakışanı yaptı yurttaş.

Ne dedi seçim akşamı Erdoğan?

“Halkımız böyle istedi ve demokrasinin en güzeli yaşandı, biz de kurmaylarımızla gereken dersleri alacağız.”

Neydi Cumhuriyet Halk Partisine kazandıran?

Enflasyon ve kasa da para olmadığı iddiaları.

5-6 gün önceydi bir markete gittiğimde; önümdeki kişi kasiyere 50 TL verdi ve bekledi.

Kasiyer kız ona, o kasiyere bakıyordu.

Kasiyer kız…

“Amca 2 TL daha vereceksin.”

Adam…

“Daha dün 42 TL’ye aldım, nasıl bir günde 10TL zam yaptınız? Bize kimse bir günde böyle zam yapmıyor.”

“Amca bana niye söyleniyorsun, her gün her şeye zam geliyor, bizde ayakta kalmak için yapıyoruz.”

Para üstü bekleyip, cebine para koyacağını zanneden dayının yine cebinden para çıkmıştı!

Söylenene söylenene açtı marketin kapısını ve kafasını iki yana sinirli sinirli sallaya sallaya uzaklaştı.

Bu adam bir tepki gösterecekti.

Belliydi.

Ne yapardı?

Ya sandığa gitmezdi, ya da AK Parti’ye oy atmazdı.

Kızmıştı.

Milletvekilleri, bakanlar, genel müdürler büyük paralar; birileri 3-4 maaş alırken; kesin o dayının maaşı 10 bin TL idi.

Aklından neler neler geçiyordu dayının?   

Bu seçimi Cumhuriyet Halk Partisine kazandıran; başka bir deyimle AK Parti’ye kaybettiren evine doğru dürüst yiyecek alamayan, pazarda atılan ezik, yarısı çürük meyve, sebzeyi toplayıp, kimse görmesin diye akşam pazara gidip onları sofrasına getiren kadınlardır.

Torununa et alamayan, sofrasına köfte koyamayan kadındır.

Torununu parka götürüp gazoz ikram edemeyen dededir bu seçimin galibi.

Cebindeki son 10 TL’sini utancından torununa veremeyen anneanne, babaannedir bu seçimi AK Parti’ye kaybettiren.

Yıllardır sosyal demokratların yazdığını bu seçimde uygulayan Özgür Özel ve ekibidir.

Nedir o?

Sağ partilerle ortak olmaması.

Hangi sağ partililerden bu zamana dek yarar gelmiştir Cumhuriyet Halk Partililere?

Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan mı? Meral Akşener’den mi? Temel Karamollaoğlu’ndan mı? Ahmet Davutoğlu’ndan mı? Ali Babacan’dan mı?

Bir dönün geriye bakın…

Bu partilerin tümüne Cumhuriyet Halk Partililer destek vermiştir.

Kimilerini güçleri yetmiyor diye kendi partisinden milletvekili vererek TBMM’ye sokmuş, kimilerini de kendi partisinden milletvekili yapmış, birisini ise Cumhurbaşkanı yapmak için kapı kapı gezmiştir.

Peki şimdi?

Cumhuriyet Halk Partililer kendi başına katıldı.

Hiçbir sağ partiden destek almadı.

Seçime kısa süre kala Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu biraz kızsa da ne demişti Cumhuriyet Halk Parti Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal?

“Başkan olarak seçildiğimde belediyenin kapıları DEM ve HÜDA-PAR partileri hariç, bütün siyasi partilere açık olacak. AKP'nin adayı bunu söyleyemez. Onlar ancak yaygara koparır, kapalı kapılar ardından pazarlık yaparlar”

Israrla da sözünün arkasında durdu.

Ne oldu 31 Mart tarihinde?

Cumhuriyet Halk Partisi’nden Belediye Başkanı seçildi Burcu Köksal ve Cumhuriyet tarihi boyunca kentin seçilen ilk kadın belediye başkanı oldu.

İşte bunlar Cumhuriyet Halk Parti’yi birinci parti yaptı 31 Mart’ta.

Bundan sonrası mı?

Cumhuriyet Halk Partililerin işi kolay değil.

Enflasyon canavarı hala ensemize vuruyor.

Yokluk, yoksulluk insanları bezdirdi.

Öncelikle kadınları, anneanne, babaanneleri mutlu etmeli.

Onların ezilmesine, boyunlarının bükülmesine izin vermemeli.

Onların tırnaklarına zarar geldiğinde, beyinlerinde o acıyı hissetmeli Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları.

Cumhuriyet Halk Partililer belediye bütçeleri ile yapabileceklerinin en iyisini yapmalı.

Halkın gidebileceği ucuz yemek satan lokantalar açmalı.

Yurttaşların alış veriş yapabileceği ucuz gıda ve giyim satış yerleri açmalı.

Belediyenin aldığı vergilerde yapabileceği ölçülerde; su da, toplu ulaşım araçlarında indirime gitmeli.

Okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine ücretsiz ulaşım ve yemek sağlamalı.

Üniversite öğrencilerine her türlü desteği vermeli.

Yapılmayacak işler değil bunlar.

CHP’li belediye başkanları sosyal belediyecilik diyorsa; partilerinin Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki ikinci kelimesini her işinin üstünde tutmalı ve kendisini oraya getiren Yüce Türk Halkını unutmamalı.