Yok, yok benim ki daha iyi!
Şu şöyleymiş! Bu böyleymiş yerine…
Bursa’da yapacaklarını anlatsaydı Başkan Bozbey.
“Mazeret üretmeyeceğim, hizmet edeceğim; şimdi icraat zamanı” deseydi.
Ne diyor Alinur Aktaş?
“Bu kadar kızgınlığıma rağmen talep gelirse her türlü bilgilendirme yapmaya hazırım.”
Verin el ele, yapılacak güzel işlere atın, imzanızı.
Bırakın şu şöyleydi, bu böyleydi demeyi.
Ne için uğraştınız?
Ne için dünya para harcadınız?
Ne için gecenizi- gündüzünüze kattınız?
Ne için eşiniz, çocuklarınız, yakınlarınız seferber oldu?
Ne için genel başkanlarınız sizi aday gösterdi?
Amaç tekti…
“Seçimi kazanmak”
İster AK Partili- ister Cumhuriyet Halk Partili- ister Milliyetçi Hareket Partili olun.
Hiç önemli değil.
Halk; sizden iş istiyor, hizmet bekliyor.
Bilmiyor muydunuz belediyelerin ne halde olduğunu?
Sakın ola ki “bu kadar da bilmiyordum” demeyin; kendinizi kandırırsınız.
Mazeret üreten değil, iş yapan başkan ve meclis üyeleri istiyor halk.
Vaz geçin birbirinizi suçlamayı.
Çok istiyordunuz aldınız, hedefinize ulaştınız.
Çocuk gibi; “ben şöyle yapardım, ben şöyle yaptım” demekten vazgeçin.
Yurttaş kavga, hakaret istemiyor.
Halk; sevgi, saygı, hoşgörü istiyor.
Vatandaş hizmet bekliyor.
Bırakın çocukça birbirinizi suçlamayı.
Yurttaş sizi oraya mazeret üretmek için getirmedi.
Özellikle Mustafa Bozbey…
2019 yılında adaydınız; kaybettiniz.
Nasıl geçti 5 yıl kimse anlamadı.
2024.
Bir daha girdiniz ve 5 yıl önce kaybettiğiniz rakibinize fark atarak kazandınız.
Beş yılın nasıl geçtiğini anlamadıysak, sizin de görev sürenizin nasıl geçtiğini anlayamayız.
Günler, aylar, yıllar çok hızlı akıyor başkan.
Bırakın onu, bunu; işinize bakın.
İstediğinizi elde ettiniz.
Zaman…
Mazbatayı aldığınız andan itibaren hizmet zamanıdır.
Başkan…
Seçim önü verdiğiniz sözleri yurttaşlara hatırlatmayın.
Çıkın gösterin gücünüzü.
Olması gerekeni yapın.
Bu arada…
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin borçları yok mu?
Var.
Açıklayamıyor başkanlar.
Kulaktan kulağa dertlerini söyleyebiliyorlar.
Nilüfer, Mudanya, Edremit belediyelerine bir bakın isterseniz.
Borç içindeler.
Susuyorlar.
İyi de yapıyorlar.
Mazeret değil, iş yapmaları isteniyor onlardan.
Çok konuşulan bir konuyu da yazalım.
Mustafa Bozbey yakınlarını işe alıyor, makam sahibi yapıyor muş?
Ve bu konu Türkiye gündemine geliyor birileri eleştiriyor, yerden yere vuruyor Mustafa Bozbey’i.
Hele ki…
Şafak Pala gibi bir hanımefendiye laf söylüyor; çamur atmaya kalkıyorlar. Bilmeden, öğrenmeden, araştırmadan.
Bir daha yazıyorum…
Şafak Pala 15 yıldır çok başarılı belediyeci.
Eşi Kayıhan Pala ise Cumhuriyet Halk Parti Milletvekili.
Daha bir yılı bile dolmadı.
Bursa’da kültür- sanat alanında Kayıhan Pala; Şafak Hanımın eşi diye tanınır.
Bir de neymiş?
Araştırmacı gazetecilermiş!
İşlerine gelince ne diyorlar?
Gazeteci sormalı, araştırmalı, öğrenmeli ondan sonra yazmalıymış.
Sormadan, öğrenmeden yazan sözde gazeteciler, TV’ciler.
Ne çektiysek bunlardan çektik.
Yıl 1988’in Ocak ayı idi.
OLAY Gazetesi’nde birkaç aylık muhabirdim.
Genel Müdürüm Engin Özpınar odasına çağırdı ve 37 yıldır bir an dahi aklımdan çıkarmadığım dersi verdi…
“Kayhan; biri benim hakkımda sana;(Senin Genel Müdürün Engin üç kağıtçı, şerefsiz, ahlaksız) dedi. Gel bana da sor ve kimin beni şikayet ettiğini söylemeden benim de görüşümü al. Haberini ya da ileri de köşe yazarı olursan köşende ona göre yaz. Yani iki tarafın da görüşüne yer ver ve kararı okuyucuya bırak. Biz; yargıç değiliz ve çamur at izi kalsın; yanlışsa tekzip etsin gibi cümleleri hiç kurma.”
Dedim ya…
37 yıldır bu sözleri beynimden hiç çıkarmadım.
İyi ki Engin Abi gibi bir insanla çalışmışım.
Gazeteciyim diyen herkes te bunu yapabiliyorsa; benim gözümde gazetecidir.
Bu arada…
Herkesin yaptığı gibi Mustafa Bozbey’de güvenebileceği, sırtını döndüğünde hançerlenmeyeceği, çalışkan bir ekip kurmak istedi.
Bu yeğen de olur, abi de, kardeş te, eşte, eşinin kardeşi, ablası da.
Kardeşim insan göreve başlar ve bir küçük yanlış yaparsa eleştirilir.
Görür, duyarız.
İşte o zaman hepimiz üzerine gidelim.
Daha insan göreve başlamadan linç edildi.
Bu mu gazetecilik?
Böyle gazeteci olmadım, ömrüm olduğu sürece de olmayacağım.
Başkan Mustafa Bozbey.
Yeğenin Furkan Bozbey’i, Burkent’in yönetim kurulu başkanlığına getirmeyi düşünüldüğünü ancak kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle vazgeçildiğini iddia etti.
Vazgeçme.
Yenilme.
Var mı bir yanlışı yeğeninin?
Varsa zaten getirme.
Ancak…
Birileri istedi diye yapma.
Sarı öküz hikâyesini bilirsin.
Şimdiden ödün verirsen; korkarım ileri de neler yaptırırlar.
Eğilme, bükülme, dik dur.
Bak işine, kur dürüst insanlardan oluşacak ekibini ve doğru bildiğin yoldan şaşma.
İşte o zaman Bursa yanında duracaktır.
Şu sözle bitireyim yazımı…
Küçük beyinler dedikodu yapar, kişileri konuşur. Orta beyinliler olayları, büyük beyinler ise fikirleri konuşur.
Başkanlar, meclis üyeleri, daire başkanları, müdürler…
Bırakın vızvıdık boş sözleri, dedikodu yapmayı; fikirlerinizi konuşturun.