Gücümüz yok. Takım içinde birbirine bağırmalar ve herkesin kafasına göre takıldığı bir Bursaspor vardı bugün sahada.
Yenildik.
Yazık oldu.
Başkan Enes Çelik ve yönetimi yenilgiyi hak etmiyor.
Müthiş birliktelik ve herkes destek olmaya çalışıyor.
Başkan Enes Çelik mertçe çıkıp her olanı, biteni net açıklıyor.
İstiklal Marşımızın ilk kelimesi olan KORKMA’yı tam uyguluyor.
Ve…
Bursaspor yıllar sonra güvenilen bir başkan, yönetimin ellerinde.
Böyle bir yönetime yenilgiyi yakıştıran var mı?
Bursaspor sevenleri yıllar sonra mutlu, umutlu ve geleceğe güvenle bakıyor.
Ya teknik adam?
Başkan ve yönetim yaptıklarına karışmıyor, bir dedikleri iki edilmiyor Pablo ve arkadaşlarının.
Bırakın 3. Ligi, 1. Ligde kıskanılan bir takımız yönetim tarzımızla.
Hatta Süper Ligdeki bazı futbolcular dahi kıskanarak bakıyor yönetim şekline.
Kimsenin ne bir lira alacağı var, ne de tesisler de sıkıntı.
Geçtiğimiz yıllarda yanmayan doğalgaz, kesik elektrikler, verilmeyen maç başıları, transfer taksitleri, maaşlar ve primler.
Tesislerde yemek çıkmaz, teknik heyet ve futbolcular 3-4 battaniye ile yatar, çaylarını evden getirdikleri küçük tüple yaparlardı futbolcular.
Özlüce ve Vakıfköy çalışanlarının maaşları 4-5 ay ödenmemişti.
O koşullarda teknik adamlık yaptı bazı kardeşlerimiz.
Top oynamaya çalıştı futbolcular.
Ya şimdi?
Bir elleri yağda, diğer elleri balda.
Bırakın maaşları, transfer alacaklarını…
Kazandıkları maçtan sonraki ilk idmanda futbolcuların primleri veriliyor.
İşte böyle bir Bursaspor başkanı ve yöneticileri var.
Şimdi…
Rahmetli Kaya Abim Bursa Erkek Lisesi’nde okurken, Bursasporlu yaptı beni.
5-6 yaşlarındaydım. Reno’da çalışan Rahmetli Ağabeyimin samimi arkadaşı Hayri Abi ile alırlar, götürürlerdi maça.
Kalabalıktan, ezilmeyeyim diye omuzlarında sokarlardı o güzelim Atatürk Stadı tribünlerine.
Rahmetli kaleci Osman, Haluk, Müfit, Ahmet Tuna, İsmail, Ersel, Canan, Vahit, Mesut, Tezcan, Sinan Bür’lü kadro ile ilk tanışmam.
Ve ardından Sedat 3’ler, Sinan Oral’lar, Kemal Batmaz’lar, Mustafakemalpaşalı Çeki Abi, Feridun, Arap Cemiller.
Ne günlerdi.
Babamın değil, ağabeyimin omuzlarında girdim tribünlere.
Giriş o giriş, çıkış yok.
Tatmıştık yeşilin çim kokusunu, beyazın kar tadını.
Yaş 5…
Yaş 65.
60 yıllık aşk bu.
Ve şimdi de Oğlum Seçkin’le devam ediyor bu sevda ve inşallah o devam ettirecek yeşil beyaz aşkımızı.
Maçla ilgili yazılacak çok konu var da.
Görünen köy kılavuz istemedi.
Geliyordu, gelecekti, geldi.
Uyardık, konuştuk, yazdık.
Üzgünüm.
Bursaspor yenildi.
Yüzüm kızardı, ellerim titredi, dudaklarımı ısırdım.
Çok çok üzüldüm.
Bizim gibiler şucu- bucu değil, Bursasporludur.
İyi günde değil, kötü günde yanında olur.
Çünkü biz Bursasporluyuz.
Bu takım; belirli negatiflere ve yeterli idman yapmasa dahi şampiyon olacaktır.
Bu futbolcuların başka şansı yok.
Kendilerine bakmak, güçlenmek ve yine el ele vermek zorundalar.
Başkan Enes Çelik, yöneticiler ve bu taraftar için şampiyon olmak zorunda bu futbolcu kardeşlerim.
İsterseniz yaparsınız.
Başkan yanınızda.
Başkanınız Enes Çelik gibi hiçbir şeyden korkmayın ve çıkın yeşil çimler üzerine KORKMA’dan oynayın.