Yeşil pasaport, ülkemizin bürokratları, kamu çalışanları ve belli meslek grupları için sağladığı vizesiz seyahat imkanıyla büyük bir kolaylık ve prestij aracı.

Peki, ekonomimizin kılcal damarlarında hayati bir rol oynayan, iş dünyasının nabzını tutan mali müşavirler bu haktan neden mahrum kalsın?

Mali müşavirler, şirketlerin kuruluşundan kapanışına, vergi beyannamelerinden finansal tabloların hazırlanmasına kadar geniş bir yelpazede hizmet veren, bilgi ve birikimleriyle ülke ekonomisine yön veren önemli aktörlerdir.

Küçük esnaftan dev holdinglere kadar her ölçekten işletmenin mali yükümlülüklerini yerine getirmesinde kilit rol oynarlar.

Bu denli stratejik bir konumda yer alan bir meslek grubunun, uluslararası alandaki faaliyetlerini kolaylaştıracak yeşil pasaporttan mahrum bırakılması, bana göre bir eksikliktir.

Günümüz dünyasında küresel ticaretin ve uluslararası ilişkilerin önemi her geçen gün artıyor.

Mali müşavirler de bu küresel dinamiklerin bir parçası olarak, müvekkillerinin uluslararası yatırımlarında, yurt dışı iş birliklerinde veya yabancı firmalarla olan ticari ilişkilerinde aktif rol almaktadırlar. Yurt dışı fuarlara katılmak, yeni pazarları araştırmak, uluslararası mesleki eğitimlere katılmak veya müvekkillerinin yurt dışı işlemlerini takip etmek gibi pek çok durumda seyahat etme ihtiyacı duyabilirler. Bu noktada, vize süreçlerinin getirdiği zaman kaybı, bürokratik engeller ve ek maliyetler, mali müşavirlerin işlerini aksatabilir, hatta uluslararası fırsatları kaçırmalarına neden olabilir.

Yeşil pasaport, bu engelleri ortadan kaldırarak hem mali müşavirlerin hem de dolaylı olarak temsil ettikleri işletmelerin uluslararası rekabette elini güçlendirecektir.

Ayrıca, mali müşavirlik mesleği, sürekli güncellenen mevzuatlar ve uluslararası standartlarla iç içedir.

Mesleki gelişimi takip etmek, yurt dışındaki yenilikleri öğrenmek ve bunları ülkemiz uygulamalarına adapte etmek adına uluslararası seminerlere, konferanslara katılım büyük önem taşır.

Yeşil pasaport, bu tür etkinliklere katılımı teşvik ederek mesleki kalitenin artmasına ve dolayısıyla ülke ekonomisinin daha da güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Elbette, yeşil pasaportun suistimal edilmemesi adına belirli kriterlerin belirlenmesi ve bu kriterlere uygun mali müşavirlere verilmesi gereklidir.

Ancak, mesleki yeterlilik, sicil temizliği ve belirli bir meslek kıdemi gibi ölçütler belirlenerek bu hakkın tanınması, hem mesleğin itibarını yükseltecek hem de mali müşavirlerin uluslararası alandaki etkinliğini artıracaktır.

Sonuç olarak, mali müşavirler ülkemizin ekonomik kalkınmasında vazgeçilmez bir yere sahiptir. Onlara yeşil pasaport imkanı sunmak, sadece bireysel bir ayrıcalık değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin ve iş dünyasının uluslararası arenada daha güçlü bir şekilde temsil edilmesine yönelik stratejik bir adımdır.

Bu köşe yazısıyla, bu haklı talebin ilgili makamlarca değerlendirilmesini ve mali müşavirlerimize hak ettikleri yeşil pasaportun verilmesini temenni ediyorum.