Bayram denince içimde bir sıcaklık, bir hüzün belirir.
Özellikle de Kurban Bayramları...
Şimdiki bayramlar da güzel, elbette, ama çocukluğumuzdaki bayramların yeri bir başkaydı sanki.
Sanki zaman daha yavaş akar, her anı daha dolu dolu yaşanırdı.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanırdık.
Erkekler camiye giderken, evin hanımları bayram kahvaltısını hazırlardı.
Mis gibi kokular yayılırdı evin her köşesine: tereyağlı ballar, taze demlenmiş çayın buharı, annemin elleriyle hazırladığı çeşit çeşit pişi ve börekler…
Sofralar tıka basa dolar, tüm aile bir araya gelirdi. O kalabalık, o neşe, şimdilerde özlemle andığımız en değerli anlardan.
En heyecanlı kısımlardan biri de, babamın ya da dedemin kurbanı getirişiydi. Mahallede bir hareketlilik başlar, çocuklar bir yandan merakla, bir yandan da biraz çekinerek izlerdi bu ritüeli.
Kesim işlemi bittikten sonra, etlerin dağıtılması da ayrı bir güzellikti.
Komşulara, akrabalara paylar ayrılır, herkesin evine bayram bereketi ulaşırdı.
Bu paylaşma duygusu, yardımlaşma, bize bayramın gerçek anlamını öğreten en güzel derslerdendi.
Sonra bayramlıklar giyilirdi.
Annemin özenle ütülediği, yepyeni kıyafetler…
Ayakkabı kutularının kokusu bile farklı gelirdi burnumuza. Tertemiz giyinip, büyüklerin ellerini öpmeye giderdik. Cebimize konulan harçlıkların, o küçücük paraların anlamı bugünkü büyük meblağlardan çok daha büyüktü.
Aldığımız bir balon, bir top, bir pamuk şekerle dünyanın en mutlu çocuğu olurduk.
Mahallede çocuklar toplanır, bayramlaşmaya gelenleri beklerdik. Büyüklere kahve ikram ederken, onların sohbetlerine kulak misafiri olurduk.
Neşeli kahkahalar, eski anılar, dualar…
Her şey bir ahenk içindeydi.
Akşam olunca, yorgun ama mutlu bir şekilde yatağa girerdik.
Ertesi gün tekrar yeni maceralar beklerdi bizi.
Şimdi ise her şey daha hızlı, daha dijital. Bayramlaşmalar telefonla, sosyal medyadan…
Kurbanlar modern tesislerde kesiliyor, etler kargo ile ulaşıyor.
Elbette zamanın ruhuna ayak uydurmak zorundayız.
Ama o samimi kalabalıklar, o komşuluk ilişkileri, o kendiliğinden gelişen yardımlaşmalar…
Sanki o bayramların ruhu, biraz da o günlerde kaldı.
Belki de bu özlem, sadece geçmişe duyduğumuz nostaljiden ibaret değil.
Belki de o bayramların bize hissettirdiği saf sevgi, aidiyet ve paylaşma duygusunu arıyoruzdur.
Ne olursa olsun, çocukluğumuzun o Bayramları, hafızamızda parlayan en güzel anılar olarak yaşamaya devam edecek.
Onları hatırlamak, belki de bayramın gerçek anlamını yeniden keşfetmemize yardımcı olur.