Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi, bugün hem ekonomik hem de demografik değişimlerin en çok etkilediği alanların başında geliyor.
Ülkemizde 2024 yılı verilerine göre 25 milyon 635 bin aktif çalışan, 16 milyon 677 bin 617 emekli var. Üstelik 21 ilde emekli sayısı çalışan sayısını geçmiş durumda.
Bu iller:
Amasya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Burdur, Çanakkale, Çorum, Edirne, Giresun, Kırklareli, Kırşehir, Kütahya, Ordu, Rize, Sinop, Tokat, Trabzon, Yozgat, Zonguldak, Bartın ve Karabük.
Bu tabloyu incelediğimde şunu hissediyorum. Bu bir krizden çok, geleceğimizi planlarken daha fazla özen göstermemiz gerektiğini hatırlatan nazik bir uyarı.
Büyükşehirlerde tablo biraz daha dengeli.
İstanbul, çalışan–emekli dengesinin en güçlü olduğu il.
Ankara ve İzmir, kamu ve özel sektör sayesinde dengeyi koruyor.
Bursa, güçlü üretim yapısı sayesinde hâlâ çalışan ağırlıklı olsa da, emekli nüfusu hızla artıyor.
Bu tablo, sosyal güvenlik sisteminin geleceğine dair bazı uyarılar veriyor; ancak aynı zamanda çözüm yollarını da gösteriyor.
Türkiye’de neredeyse her dört kişiden biri emekli. Yıllarca üretime katkı sağlayan bu kitle sadece maaş alan değil, toplumsal hafızanın taşıyıcısı.
Bugün emeklilerin en önemli sorunları
Alım gücünün zayıflaması
Maaşlar temel ihtiyaçlara yöneldikçe sosyal yaşam geriliyor.
Sağlık hizmetlerinde yoğunluk
Randevu bulmakta yaşanan sıkıntılar, emekliler için ciddi bir stres kaynağı.
Sosyal hayata katılımın sınırlı olması
Birçok emekli, üretmek ve aktif kalmak istiyor; fakat uygun alanlar yeterince yaygın değil.
Kısmi çalışma ve deneyim paylaşımı fırsatlarının sınırlı olması
Dünyada “aktif yaşlanma” teşvik edilirken, Türkiye’de bu model yeni yeni konuşuluyor.
Peki, Gelişmiş Ülkelerde Durum Nasıl?
Türkiye'yi anlamak için dünyaya bakmak önemli. Gelişmiş ülkelerin çoğu, nüfusun yaşlanması nedeniyle sosyal güvenlik sistemini yeniden şekillendiriyor.
Almanya
Emeklilik yaşı 67.
Tamamlayıcı emeklilik yaygın.
Yaşlı nüfusun ağırlığı sistemi zorluyor.
Fransa
Emeklilik yaşı 64’e çıkarıldı.
Devlet sosyal güvenlik bütçesine büyük kaynak aktarıyor.
ABD
Emeklilik yaşı 67.
Emekli maaşı tek başına yeterli olmadığı için bireysel fonlar çok yaygın.
İngiltere
Emeklilik yaşı 67, yakında 68 olacak.
Özel emeklilik fonları sistemin temel ayağı.
Japonya
Dünyanın en yaşlı nüfusuna sahip.
Emeklilik yaşı 70’e kadar çıkmış durumda.
Genel tabloda gelişmiş ülkelerde emeklilik yaşı yükseliyor, tamamlayıcı sistemler güçleniyor ve sosyal hizmetler yaşlı nüfusa göre yeniden tasarlanıyor.
Türkiye Bu Kıyaslamada Nerede Duruyor?
Avantajlarımız
Avrupa’ya göre hâlâ genç bir nüfusumuz var.
Çalışan-emekli oranı kritik seviyede değil.
Sosyal güvenlik sistemi geçmiş reformlar sayesinde güçlü bir altyapıya sahip.
Dezavantajlarımız
Emekli sayısı son yıllarda çok hızlı arttı.
21 ilde çalışan sayısı, emekli sayısının gerisinde.
Doğum oranlarının düşmesi gelecekte risk oluşturuyor.
Kayıt dışı istihdam hâlâ yüksek.
Bu durum, Türkiye’yi “henüz kriz aşamasında olmayan ama doğru adımları atmak zorunda olan ülkeler” sınıfına yerleştiriyor.
Çözüm Önerileri
Hem Çalışanı Hem Emekliyi Korumak İçin
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, emekli maaşlarını destekleyen fon sistemi kaçınılmaz.
Emeklilik yaşının kademeli uyarlanması
Bugünün değil, 10–20 yıl sonrasının gerçeklerine göre planlama yapılmalı.
Kayıt dışı istihdamın azaltılması
Her yeni kayıtlı çalışan, SGK’nın nefes borusudur.
Emekliler için sosyal yaşam ve sağlık hizmetlerinde özel modeller
Evde sağlık hizmetleri, yaşlı dostu hastane birimleri, sosyal merkezler…
Genç ve kadın istihdamının güçlendirilmesi
Sistemi ayakta tutacak en önemli iki güç.
Emeklilerin deneyimlerinden yararlanılacak ikinci kariyer modelleri
Hem sosyal hayata katkı hem de ülke ekonomisine değer katar.
Emeklisine Değer Veren Ülke Güçlüdür
Türkiye, hızla değişen demografik yapının tam ortasında. Bugün alınacak kararlar, hem mevcut emeklilerin yaşam kalitesini iyileştirecek hem de genç neslin gelecekteki emeklilik güvencesini koruyacak.
Güçlü bir sosyal güvenlik sistemi, hem çalışana hem emekliye sahip çıkan bir anlayışla mümkündür. Bu yol, Türkiye’nin geleceğini güven içinde inşa etmesinin en önemli adımlarından biridir.