Türkiye'de uygulanan yüksek faiz politikasının ekonomi üzerindeki etkileri, kısa ve uzun vadede hem olumlu hem olumsuz sonuçlar doğurabilir. Özellikle 2023-2024 döneminde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı agresif faiz artışları (politika faizinin yüzde 50’ye çıkarılması) birçok sektörü ve göstergeyi doğrudan etkilemiştir.
Aşağıda bu etkileri hem pozitif hem negatif yönleriyle özetliyorum:
Pozitif Etkiler
Enflasyonla Mücadelede Etkinlik
Faiz artırımıyla talep daraltılarak fiyat artışlarının önüne geçilmeye çalışılır.
TCMB'nin sıkı para politikası sayesinde enflasyondaki artış yavaşlatılabilir.
Bu, enflasyon beklentilerini düşürür ve fiyat istikrarı sağlar.
Türk Lirasının Değer Kazanması
Yüksek faiz, TL’nin cazibesini artırarak döviz talebini azaltır.
Yabancı yatırımcılar için Türkiye’ye sermaye girişini teşvik eder.
TL'nin değer kazanması, ithalat maliyetlerini düşürerek enflasyona da dolaylı katkı sunar.
Cari Açığın Daralması
İç talebin kısılmasıyla ithalat azalır, dolayısıyla cari açık düşebilir.
Döviz kurlarındaki oynaklık azalır.
Negatif Etkiler
Ekonomik Yavaşlama ve Resesyon Riski
Tüketici kredileri ve yatırım kredileri pahalanır.
Bu durum tüketim ve yatırımları azaltır, büyüme hızını düşürebilir.
Özellikle KOBİ’ler ve inşaat, otomotiv gibi sektörler olumsuz etkilenir.
İşsizlik Artışı
Talep daralması üretimi baskılar ve istihdam kayıpları yaşanabilir.
Hizmet ve perakende sektörlerinde işten çıkarmalar artabilir.
Bütçe ve Borçlanma Üzerinde Baskı
Devletin iç borçlanma maliyetleri yükselir.
Faiz giderleri bütçede daha fazla yer kaplar, sosyal harcamalar azalabilir.
Bankacılık ve Finansal Sektör Baskısı
Kredi hacmi daralır, tahsilatlar zorlaşabilir.
Takipteki alacak oranı artabilir.
Sonuç olarak denge önemlidir.
Yüksek faiz politikası, enflasyonun kontrol altına alınması için kısa vadede gerekli olabilir, ancak sürdürülebilir büyüme, istihdam ve yatırım ortamı için kontrollü ve dengeli bir uygulama şarttır.